DÜŞ MÜ, GERÇEK Mİ? MODERN KORKU, GERİLİM VE POLİSİYENİN ÖNCÜSÜ, EDGAR ALLAN POE
DÜŞ MÜ, GERÇEK Mİ?  MODERN KORKU, GERİLİM VE POLİSİYENİN ÖNCÜSÜ, EDGAR ALLAN POE
DÜŞ MÜ, GERÇEK Mİ? MODERN KORKU, GERİLİM VE POLİSİYENİN ÖNCÜSÜ, EDGAR ALLAN POE10 Aralık 2024
merve
Merve Keskin Kafalı
@merve
51
değerlendir

Kuzgun, Annabel Lee, Usher Evi’nin Çöküşü… Eğer korku, gerilim ya da polisiye türleri ile ilgileniyor, edebiyatın karanlık olanına ilgi duyuyorsanız; kimden bahsettiğimizi anlamışsınızdır. Karşınızda, Amerika’nın ilk kısa hikaye yazarlarından olan, Edgar Allan Poe.

 

 

Amerika’nın ilk kısa hikaye yazarlarından olan Poe, 19 Ocak 1809 yılında Boston, Massachusetts’de doğdu. Anne ve babası oyuncuydu. Poe’nun hayatındaki trajediler çok

erken yaşlarda başladı. 1 yaşındayken babasını, sonraki yol da annesini veremden kaybeden Poe’yu John Allan adlı bir tüccar yanına aldı. Yazarın adındaki “Allan” buradan gelir.

 

Poe’nun eserlerindeki karanlığı ve gizemi, edebiyat dehasını; hayatının erken yıllarında tanıştığı yalnızlıkla ve ailesinin sanatçı olmasıyla ilişkilendirenler de mevcut. Hangisi Poe’nun bakış açısını temellendirebilir, bunu bilemiyoruz. Ama Poe’nun eserlerini okumuş olanların bildiği bir şey var ki, o da yazarın; okuyucuya bir hayli karanlık bir dünya sunduğu.

Edgar Allan Poe’nun ilk başarısı

Poe, 1833′ te düzenlenen bir yarışmada “MS. Found in a Bottle” (Şişede Bulunan Elyazması) adlı öyküsüyle birinciliği kazandı. Öyküdeki korku unsuru, insan ruhunun karanlıkları ve bambaşka bir dünyanın tasvirine dayanır.

 

Poe, 1836’da teyzesinin 14 yaşındaki kızı Virginia Clemm ile evlendi. 11 yıl evli kalan Poe, eşi Virginia’yı 1847 yılında veremden kaybetti. O dönem yüz binlerce kişinin ölümüne sebep olan verem hastalığı, Poe’nun sevdiklerini birer birer elinden aldı. Poe, eşini kaybetmenin ardından düzensiz bir hayat yaşamaya başladı. Bu durum, Poe için sonun başlangıcı olacaktı.

 

Poe’nun edebiyat dünyası: Düşler, gerçekler ve gizem

Edgar Allen Poe, insan ruhunun karanlıklarını işlediği eserlerine ek olarak, yazım tekniği ve yarattığı kurgularla da dikkat çekti. Düşle gerçek arasında kurduğu hikayeleri, okuyucuları ürküttüğü kadar da cezbetti. En başta “The Raven” (Kuzgun) olmak üzere, “Annabel Lee” ve “To Helen” (Helen’e) adlı şiirleriyle de giderek tanınmaya başladı.

 

Böyle bir edebiyat ustasının ölümü de elbet esrarengiz olacaktı. Poe, bir gün Ryan’s Inn adlı bir meyhanede oldukça kötü bir vaziyette bulundu ve hastaneye kaldırıldı. O günden dört gün sonra, 7 Ekim 1849 tarihinde, henüz 40 yaşındayken vefat etti. Hayatı acılarla geçen Poe’nun cenazesine sadece 4 kişi katıldı.

 

Baudelaire’in sözleriyle Edgar Allan Poe

“Ne kadar içler acısı bir trajedidir Edgar Allan Poe’nun yaşamı!” Onun ölümü, başarısızlığı yüzünden ürkütücülüğü artmış korkunç bir sondur! -Okuduğum belgelerin tümünün bende uyandırdığı ortak kanı, Amerika Birleşik Devletleri’nin Poe için geniş bir hapishaneden başka bir şey olmadığı yolundaydı. Bana sorarsanız Poe, havagazıyla aydınlatılmış bu büyük

barbarlıkta değil, daha temiz kokan bir dünyada nefes alabilmek için yaratılan varlığının ateşli çırpınışları içinde arşınlıyordu hapishanesini. Bu sevimsiz çevrenin etkisinden kurtulabilmek için gösterdiği sürekli çaba, onun bir şair ve hatta ayyaş olarak iç dünyasını, ruhsal yapısını belirleyen tek etkendi.”

 

MUTLAKA OKUYUN:

http://www.sabitfikir.com/dosyalar/dus-icinde-bir-dus-edgar-allan-poe-nun-kalemi

 

· Kuzgun

· Morg Sokağı Cinayeti

· Annabel Lee

 

MUTLAKA İZLEYİN:

http://selatinabi.blogcu.com/kuzgun-the-raven-2012-turkce-dublaj-izle-www-selatinfilm-tk/19692056

Yorumlar
󰋜
󰍉
󰼭
󰄐