Tatil bitti.
Adeta bir şiir adı gibi, öyle değil mi?
Peşi sıra da gönül tellerini titreştirecek birkaç dize gelecek…
Velhasıl tatile gitmek kolay da dönüşleri pek de öyle olmuyor. Tatilden dönen beyaz yakalının ofis sendromunu (ki “travma” da denebilir) 10 maddede özetlemeye çalıştık.
1.Bin yıldır yaşadıkları şehre, dünyaya adım atan IQ zengini uzaylı gibi bakarlar. Herkesi ve her şeyi yadırgarlar. Sanki 10 gün öncesine kadar orada yaşayan kendileri değildir…
2.Gülme-ağlama arasında gidip gelirler. Aynalara bakarlar. Şehir adeta onlara şunu sorar: “Kim o gözlerindeki yabancı?” Cevap da ya Bodrum’dur ya da Çeşme genelde…
3.Yabancılaşmanın dibini görürler. Her şey ve herkes anlamsız gelir. başta da iş…
4.İşe tabii ki odaklanamazlar. Çalışmamak için binbir bahane bulurlar.
-Kahvaltıyla güne başlangıç
-Üzerine kahve
-Kahvaltı sonrası mola
-Sosyal medya takibi
-Tatildeyken memlekette ne olmuş?
-Aaaa saat 12 olmuş! Öğle tatili.
5.Mecburen çalışmaya başladıkları o ilk saatlerde illa ki saçmalarlar. Elleri kolları birbirine dolanır, mesleklerini bile unuturlar.
6.Çalışma arkadaşları, özellikle de sonraki hafta tatile çıkacak olanlar, gözüne çok antipatik görünür. Hatta tiksinç…
7.Tuvalete kapanıp ağlama krizlerine girebilirler ya da aşırı asabileşip, ofiste olay çıkarabilirler. Onlara kimse dokunamaz… “Tatilden yeni dönmüş, zavallı beyaz yakalı” olarak dokunulmazlıkları vardır.
8.Sık sık hayallere dalarlar. “Bir yıl böyle dalsam da uyandığımda yine tatile gitsem” diye hayıflanırlar.
9.Toplantılarda hayalet gibidirler. Sunum yapan onlar bile yapsa, kendileri değil de dublörleri konuşuyordur sanki.
10.Gözlerini tatil fotoğraflarından alamazlar. İkide bir de iş arkadaşlarıyla gittikleri yerle ilgili konuşmak isterler. Herkese fenalık bassa, millet kaçışsa bile yılmaz; e-mail atar, telefon açar, yine ulaşır!