Bildiğin psikolojik rahatsızlıklar paranoya, deprsesyon ya da anksiyete ile sınırlıysa, sana bir haberimiz var. Diogenes'ten Stendhal'e; psikoloji literatüründe hayatını hiç duymadığın, bir dolu ilginç başlık mevcut.
COTARD SANRISI: "Ben aslında yokum."
Cotard sanrısına sahip kişi, ölü olduğuna ya da var olmadığına inanır. Bu kişiler vücutlarının çürüme döneminde olduğuna inanırlar. Onlara göre iç organları yok olmuştur ve kanları çekilmiştir. Cotard sanrısına daha çok şizofreni ve psikotik depresyon hastalarında rastlanır.
STENDHAL SENDROMU: Sanatın derinliklerine tehlikeli bir yolculuk.
Stendhal Sendromu bir kişide bir sanat eseri üzerinde düşünürken ortaya çıkan fiziksel ve duygusal anksiyete, çözümlemeli deneyimler anlamına gelir. Kimi vakalarda halüsinasyonlar da görülür. Bu durum, genelde abartılı bir sanat eseri görüldüğünde ortaya çıkar.
UZAYLI EL SENDROMU: "Ellerim bana ait değil!"
Uzaylı El Sendromu, kişiye; ellerinin kendilerine ait olmadığını düşündürür. Hasta, bazen bir ruh, cin veya doğa üstü bir güç tarafından ele geçirildiğine inanır. Uzaylı el sendromu yaşayanlarda, genelde beynin iki yarım küresi arasında bağlantı kuran corpus callosum’un hasar görmüş olduğu saptanmıştır.
CAPGRAS SANRISI: "Onlar gerçek değil; değiştirildiler..."
Bu sıkıntıdan muzdarip olanlar, yakınlarındaki kişilerin kendilerine benzer bir sahtekarla yer değiştirdiğine inanırlar. Bu tür bir sanrı şizofrenisi olan insanlarda daha olduğu gibi; epilepsi, demans ve başına darbe almış kişilerde de görülebilir.
FREGOLI SENDROMU: HERKESİN KILIK DEĞİŞTİREBİLDİĞİ BİR DÜNYA
Capgras Sanrısı'nın tersi olan bu sendromda, kişi; çevresindekilerin aslında görünüşlerini değiştirebilen ve farklı kişiler gibi davranıp hareket edebilen insanlar olduğuna inanır.
PARAMNEZİ: ÇARPIK ANIMSAMA
Bu kişiler, bir mekanın iki farklı kopyası olduğuna inanırlar. Mesela hastaya göre kendi evinin, iş yerinin ya da hastanenin bir kopyası, başka bir yerde de bulunabilir.
MİKROPSİ/MAKROPSİ: ALICE HARİKALAR DİYARINDA SENDROMU
Bu sendromda, tüm imge ve görüntüler birbirine karışır. Mekan ve zaman algısı bozulur. Kişi, bedensel olarak da farklılaştığını; şekil ve boyutların tamamen değiştiğini görebilir. Mikropsi, daha çok uyuşturucu kullanımı, enfeksiyon, migren ve beyin tümörü durumlarında görülür. İnsanı alt üst eden bu sendromun tedavisi ise dinlenmedir.
KUDÜS SENDROMU: Dinsel deneyim ve saplantılar.
Kudüs Sendromu obsesif fikirlerin, sanrıların ve dinsel deneyimle alakalı diğer temaların varlığını işaret eder. Bu belirtiler Kudüs'e giderek tetiklense de, genelde oraya gitmeden önce de ruhsal sorunlar yaşayan kişilerde görülür. Herhangi bir dinle kısıtlı değildir.
PARİS SENDROMU: Paris'teki Japon turistler ve kültür şokunun bir sonucu.
Kültürel şokun yoğun hali olarak tanımlanan Paris Sendromu, Paris'e giden Japon turistlerde görüldüğü için bu adı almıştır. Kişi, şok yüzünden gerçeklik algısını kaybederek halüsinasyon görebilir. Paris’i her yıl ziyaret eden 6 milyon turistten %20’si bu sendromdan etkilenmekte.
DİOJEN SENDROMU: "Gölge etme, başka ihsan istemem."
Diojen Sendromu aşırı ilgisizlik, sosyal izolasyon, apati ve çöp toplamaya duyulan kompulsif bir takıntıdır. bu hastalığa ismini veren Sinoplu Diogenes (MÖ412 veya 404 – MÖ 323) minimalist bir Yunan filozofuydu. Felsefesi hayatın anlamının erdemler, doğaya uygun şekilde yaşama ve konvansiyonel bütün tutkuların (zenginlik, güç, ün) reddedilmesiyle bulunabileceği inancına dayanmaktaydı. Hatta şu sözü paylaşırsak, Diogenes'in kim olduğunu anlayacaksınız: “Gölge etme başka ihsan istemem.”