Minimalizim Nedir?
1960’lı yıllara uzanıyoruz. Minimalizm akımının doğduğu yıllara. Aslında bu akım bize “less is more” felsefesini hatırlatıyor yani az, çoktur. Sadeliğin verdiği çokluk duygusu ile hareket eden bir akım. Modern sanat ve müzikte başlamış ilk olarak, devamında günümüze ulaşmış. Öyle ki bırakın felsefi açıdan, mobilyalarda, yaşam biçiminde, kılık kıyafette, müzikte, sanatta kısaca hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Peki nedir minimalizm, biraz bunun üzerinde duralım. Minimalizm için kısaca sadecilik diyebiliriz aslında. Sadeliğin ve nesnelliğin ön planda tutulduğu bir akım. Minimalizm, ABC sanatı ve minimal sanat olarak da ifade edilebiliyor. Müzik ve görsel sanatlarda kullanılsa ve her ne kadar bir sanat akımı olarak ifade edilse de aslında hayatın her yerinde karşımıza çıkıyor. Öyle ki minimalizm kavramını günümüzde bir yaşam felsefesi olarak görenler de büyük çoğunlukta.
Minimalizmin çıkış noktası aslında soyut dışavurumculuğun şekle ve duyguya verdiği aşırı ehemmiyete karşı tepki olmak. Çünkü minimalizmde nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekilir. Bu nedenle görsel sanat alanında, minimalist sanatçılar daha çok heykel üzerine yoğunlaşır. Benzer bir döngüye müzik alanında da rastlıyoruz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi minimalizm aynı zamanda müzik alanında da etkisini gösteriyor. Biçimciliği karşı bir tepki olarak karşımıza çıkıyor ve melodilerde sadeliği, basitliği savunuyor. Sık tekrarların öne çıktığı akımın bestecilerinden biri John Adams. Adams bestelerinde hep sade melodiler ile tabiri caiz ise “kulak yormayan” tonları vurguluyor. Yann Tiersen da bu isimlerden biri.
Minimalist Yaşamak Nedir?
Sadeciliğin ana sloganı olan “Az ama öz!” sloganını asla unutmamak gerekiyor, bir numaralı kuralımız bu. Hayatımızda yer alan her şeyin bir amacı olmalı. Basit birkaç adımla hayatımızı daha sade yaşamaya çalışabiliriz.
İhtiyacın olmayan şeylerin bir listesini yap: Sade yaşama geçişin bir numaralı maddesi, gereksiz her şeyden kurtul. Giysilerinin bulunduğu yeri açıp kontrol etmeye ne dersin? Veya eşya dolabının içinde ne olduğunu hatırlıyor musun? Markette gördüğün kesin işime yarar dediğin ve hiç kullanmadığın o mutfak aletlerinden veya ev süslerinden hiç bahsetmiyorum. Haydi işe koyulma zamanı, gereksiz şeyleri bir kenara ayırıp hepsini bir listeye kaydet. Bu şeyleri bir şekilde değerlendir, birisine bağışlayabilirsin veya satılabilecek bir şeyse satabilirsin.
Neden Minimalizm?
Son yıllarda, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler yaşamın temposunu ciddi anlamda artırdı. Her geçen gün büyüyen bir bilgi seli, çeşitlenen ürünler ve sınırsız tüketim seçenekleriyle karşı karşıyayız. Bu hızla değişen dünyada, alışveriş ve tüketim alışkanlıklarımız da dönüşüme uğradı. Ancak bu bolluk ve seçenek fazlalığı, hayatımızı kolaylaştırmak yerine bizi daha çok yoruyor ve tatminsizlik duygusunu besliyor.
Daha çok tüketiyor, daha fazla çalışıyor ve daha fazlasını öğrenmeye çalışıyoruz. Ancak bu döngüde, çoğu zaman neden bu kadar tükettiğimizi bile sorgulamıyoruz. Elimize geçenler artıyor ama mutluluğumuz azalmaya devam ediyor. Oysa ki yaşamın özünde mutluluk arayışı var, öyleyse yanlış bir şeyler yaptığımız açık.
Bu koşuşturma içinde ise en önemli şeyden, anı yaşamaktan uzaklaşıyoruz. Hayat, sadece bir şeylere yetişmeye çalışmak değil; sahip olduklarımızın farkına varıp, yaşadığımız anın tadını çıkarabilmekle anlam kazanır. Şimdi durup düşünme zamanı: Gerçekten önemli olan ne?