Floransa… Daha adını duyar duymaz insanın aklına sanat, tarih ve estetik geliyor değil mi? Ben de tam bu yüzden Floransa’yı yakından tanımak istedim. Henüz gitme fırsatım olmasa da, biraz araştırma yaptım ve  yaptığım araştırmaları sizinle paylaşmak istedim.  Çünkü bence Floransa sadece bir şehir değil; her köşesiyle açık hava müzesi gibi görünen, sanatın ve tarihin solunduğu eşsiz bir zaman yolculuğu. Özellikle sanata ve tarihe ilgi duyan biriyseniz, bu şehir sizin için tam anlamıyla bir hazine.

 

 

Floransa, Rönesans'ın doğduğu şehir olarak biliniyor ve bence bu ününü fazlasıyla hak ediyor. 14. yüzyılın sonlarında başlayan bu büyük kültürel hareket, sadece İtalya’yı değil tüm Avrupa’yı etkisi altına almış. Michelangelo, Leonardo da Vinci, Botticelli gibi dünyaca ünlü sanatçılar bu hareketin merkezinde yer almış ve hepsi bir şekilde Floransa’yla bağlantılıymış. 

Floransa’nın en büyüleyici yanlarından biri sadece müzelerde değil, sokaklarında da sanatla karşılaşmanız. Arno Nehri boyunca uzanan tarihi köprüler, butiklerdeki sanat kokulu tasarımlar, meydanlardaki canlı atmosfer… Okudukça insanın gitmeden bile zihninde bir tablo canlanıyor.

Floransa, geçmişin izlerini taşıyan bir şehir olmanın ötesinde; hala yaşayan, nefes alan bir sanat merkezi. Olur da bir gün yolunuz düşerse, nereye gidilir ne yenir ne içilir buyrunuz aşağıda mevcuttur efendim:

 

Mutlaka Görmeniz Gereken Yerler

Uffizi Galerisi

Botticelli'nin "Venüs’ün Doğuşu", Michelangelo’nun ve Da Vinci’nin eserleri burada sergileniyor. Sanatseverler için adeta bir hazine sandığı olan bu galerinin mimarisi bile başlı başına sanat eseri. 

 

Duomo Katedrali

Floransa’nın simgesi haline gelen Duomo Katedrali, Brunelleschi’nin mühendislik dehasının en güzel örneklerinden biri. Kubbesine çıkmak zahmetliymiş ama  şehrin manzarasının mükemmel gözüktüğüne eminim.

 

Galleria dell’Accademia

Floransa denince akla gelen en etkileyici eserlerden biri de Michelangelo’nun “David” (Davut) heykeli. Galleria dell’Accademia’da sergilenen bu heykel hakkında okudukça etkilenmemek elde değil. Her bir detayında Michelangelo’nun sanata olan tutkusunu ve ustalığını görmek mümkün.

 

Ponte Vecchio

Ponte Vecchio, Floransa’da Arno Nehri üzerinde yer alan ve Orta Çağ'dan kalma en eski taş köprülerden biri. Üzerinde sıralanmış kuyumcu ve mücevher dükkânlarıyla ünlü olan köprü, aynı zamanda Medici ailesinin sarayları arasında gizli bir geçit olan Vasari Koridoru'na da ev sahipliği yapıyor.

 

Palazzo Vecchio

Palazzo Vecchio, Floransa’nın tarihi şehir meydanı Piazza della Signoria’da yer alan ve 14. yüzyıldan bu yana şehrin yönetim merkezi olarak kullanılan görkemli bir saray. Hem belediye binası olarak işlev görmeye devam eden hem de müze olarak ziyarete açık olan yapı, Michelangelo ve Donatello gibi ustaların eserlerine ev sahipliği yapıyor.

 

Boboli Bahçeleri 

Boboli Bahçeleri, Floransa’daki Pitti Sarayı’nın arkasında yer alan ve Rönesans dönemi peyzaj tasarımının en güzel örneklerinden biri olan geniş ve tarihi bir bahçe. Heykeller, çeşmeler ve gizli yollarla dolu bu yeşil alan, Medici ailesinin ihtişamını yansıtan bir açık hava müzesi niteliğinde.

 

Ne Yenir, Ne İçilir?

Bistecca alla Fiorentina: Floransa’ya özgü dev biftek.

 

Ribollita: Geleneksel sebzeli Toscana çorbası. Özellikle sonbahar/kış için ideal bir tat.

 

Chianti Şarabı: Bölgeye özgü kırmızı şarap, yemeklerle harika uyum sağlıyor.

 

Gelato: Floransa’daki dondurmacılar tam bir sanat eseri gibi. En çok önerilenler: “La Carraia” ve “Gelateria dei Neri”.

 

Floransa gezimiz bu kadardı. Siz daha önce Floransa'ya gittiniz mi? Yorumlara bekliyorum. 

Hoşça kalın!