Kırık bir kalple Londra’dan İstanbul’a tersine göç eden Ekin, bir yandan ülkenin değişimine adapte olmaya, bir yandan da kendini yeniden var etmeye çabalar. Ekin biraz şair, biraz aşık, biraz delidir. Hayal dünyasıyla gerçek hayatı zamanla birbirine karışır. Düşle gerçek, geçmişle gelecek arasında sıkışıp kalır. Belki de tek ihtiyacı kendi sesini bulmaktır.

“Hayal kuracaksın bir sürü. İçinde sevdiklerin olan. Hayal etmekten vazgeçmeyeceksin. Ne kadar yasaklanırsan yasaklan. Kimse hayal kurmanı yasaklayamaz.”