Çocukluğu, hastalığı, gençliği, evliliği, sazı ve sözüyle halka mal olmuş, ünü Türkiye sınırlarını aşmış bir büyük değerimiz.

Aşık Veysel

İzmir

Hayâl-i Temsil, düş ile gerçeği, yaşanmamış olanla hatıraları iç içe geçiriyor ve Cumhuriyet tarihimizin iki önemli kadın karakterini müzikli bir masalda buluşturuyor. Sahneye cesaretle adım atan ilk Türk kadınlarının, Afife Jale ve Bedia Muvahhit’in masalıdır bu… Kimi bulsa masallar anlatan tiyatro aşığı, yalnız ve unutulmuş makyör Dikran, hayatları boyunca bir araya hiç gelmemiş Afife Hanım ve Bedia Hanım’ın gençliklerini, aşklarını, tutkularını, tiyatro için yaptıkları fedakârlıkları, yaşadıkları toplumsal baskıları anlatacak sizlere. Ne demişler: İsim isme, cisim cisme, insan insana benzer. Bir masal anlatılır; hayâl - gerçek iç içe geçer… Anlatılan masal aslında bizimkine benzer. Bir varmış bir yokmuş… Başlıyor hanımefendiler, beyefendiler! Afife Hanım ile Bedia Hanım -ilk kez- İzmir’de, Hayâl-i Temsil’de sahneye çıkıyor!

Oyuncular

Sahne Arkası

Süresi

Türler

Tiyatro Grubu

DT Konak Sahnesi

Hayal-i Temsil

Samsun

Gaziantep

Ankara

İstanbul

Şanlıurfa

Bursa

Antalya

Eskişehir

Adana

Diyarbakır

Trabzon

Balıkesir

Konya

Mersin

Kayseri

Denizli

Niğde

Tekirdağ

Manisa

Karabük

Çorum

Amasya

Nevşehir

Kastamonu

Denizin kucağında bir sokak çocuğu olarak büyüyen, Galata mevkiinde karnını doyurabilmek için “icra-i sanat” eyleyen Güzelliği dillere destan, yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan, Kendi güzelliğini görebilmek, aynaya bakabilmek için karakola düşen, Anne babasını tanımadığı için gökteki yıldızlardan doğduğuna inanacak kadar saf bir kadın Fosforlu Cevriye… 
 
Fosforlu Cevriye, sıradan bir sokak kızı değil aslında İstanbul sokaklarının ta kendisidir. Hastalık ve soğuktan ölüme yaklaştığı o gece, karşısına çıkan esrarengiz bir Adam sayesinde hayata ve kara sevdaya tutunur. Cevriye’nin daha önce tanıdığı erkeklere hiç benzemeyen ve ona “siz” diye hitap eden bu Adam aslında gizli yaşayan bir idam mahkûmudur. Hayatında kimse Cevriye'ye, hastalığında kendisine bakan, itina eden, ilk kez bir kadın olduğunu hissettiren bu adam gibi davranmamıştır. Bu yabancıyı tanımasıyla birlikte Cevriye daha önce hiç hissetmediği, hiç bilmediği duyguları tadacak ve sevmeyi, tutsaklığı öğrenecektir. Onu tanıdığı günden sonra artık bambaşka bir “insan” olmuştur. Hapis, sürgün, aradan geçen zaman ve türlü belalara rağmen bu aşktan vazgeçmeyen Cevriye, sevdiği için her şeyi göze alacaktır. Hayata sonsuz derecede bağlı olan Fosforlu Cevriye, kaymasın diye yıldızını gökyüzüne çakmak isterken, hayat ona ne sürpriz hazırlıyor? 
 
Oyunda 1930-40’lı yılların İstanbul’u zengin tasvirleriyle Müzikal Formatıyla sunuluyor. Mahallelerin arka sokaklarında, hapishanelerinde, batakhanelerinde hayata tutunmaya çalışan kadınların, annelerin, çocukların ve afilli delikanlıların otoriteyle olan ilişkisi çarpıcı öykülerle aktarılıyor. 
 
''Bu yapıtın sahnelenme hakkı Yazar Suat DERVİŞ temsilcisi ONK Ajans Fikir ve Sanat Eserleri A.Ş.'den devralınmıştır.''