Solmuş kırmızı mandallarla astım yüreğimin tellerine. 
Kordonu kesilmiş bebeğin; 
İlk nefesini alamadan geçen ömrünü. 
 
Görmek, yavaşlamak, yürümek ve anımsamak hakkında hareketli bir şiir. 
 
Damarların anısına ve anneme ithafen…

Görme Tutkusundan Kör Olabilir İnsan

İstanbul

Ahmet Sami Özbudak’ın lirik kaleminden, masalsı bir dünyaya sığınmış anne ve oğulun kırgın öyküsü. 
Şelale’nin oğlu Mutlu ile, sığındığı masalsı dünya, sokaklardan gelen prenses Kadife ile birlikte çatırdamaya başlar. Kadife ise bu dünyaya hapsolmakla gerçeğe yürümek arasında ince bir çizgide dans eder. 
 
Kar Küresinde Bir Tavşan, görünmez bir evin kapısından içeri adım atmaya davet ediyor. Şelale, Kadife ve Mutlu’nun hikâyesi; aile bağları, yalnızlık, hayal ve gerçek arasındaki ince çizgide örülüyor. Masalsı atmosfer ile gündelik hayatın çatışmaları iç içe geçerken, seyirci hem gülümseyen hem de ürperten bir dünyanın tanığı oluyor.

Oyuncular

Sahne Arkası

Süresi

Türler

Tiyatro Grubu

Pax Sahne

Claphall

Baba Sahne

Kar Küresinde Bir Tavşan

Samsun

Gaziantep

Ankara

Şanlıurfa

Bursa

Antalya

Eskişehir

Adana

İzmir

Diyarbakır

Trabzon

Balıkesir

Konya

Mersin

Kayseri

Denizli

Niğde

Tekirdağ

Manisa

Karabük

Çorum

Amasya

Nevşehir

Kastamonu

Denizin kucağında bir sokak çocuğu olarak büyüyen, Galata mevkiinde karnını doyurabilmek için “icra-i sanat” eyleyen Güzelliği dillere destan, yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan, Kendi güzelliğini görebilmek, aynaya bakabilmek için karakola düşen, Anne babasını tanımadığı için gökteki yıldızlardan doğduğuna inanacak kadar saf bir kadın Fosforlu Cevriye… 
 
Fosforlu Cevriye, sıradan bir sokak kızı değil aslında İstanbul sokaklarının ta kendisidir. Hastalık ve soğuktan ölüme yaklaştığı o gece, karşısına çıkan esrarengiz bir Adam sayesinde hayata ve kara sevdaya tutunur. Cevriye’nin daha önce tanıdığı erkeklere hiç benzemeyen ve ona “siz” diye hitap eden bu Adam aslında gizli yaşayan bir idam mahkûmudur. Hayatında kimse Cevriye'ye, hastalığında kendisine bakan, itina eden, ilk kez bir kadın olduğunu hissettiren bu adam gibi davranmamıştır. Bu yabancıyı tanımasıyla birlikte Cevriye daha önce hiç hissetmediği, hiç bilmediği duyguları tadacak ve sevmeyi, tutsaklığı öğrenecektir. Onu tanıdığı günden sonra artık bambaşka bir “insan” olmuştur. Hapis, sürgün, aradan geçen zaman ve türlü belalara rağmen bu aşktan vazgeçmeyen Cevriye, sevdiği için her şeyi göze alacaktır. Hayata sonsuz derecede bağlı olan Fosforlu Cevriye, kaymasın diye yıldızını gökyüzüne çakmak isterken, hayat ona ne sürpriz hazırlıyor? 
 
Oyunda 1930-40’lı yılların İstanbul’u zengin tasvirleriyle Müzikal Formatıyla sunuluyor. Mahallelerin arka sokaklarında, hapishanelerinde, batakhanelerinde hayata tutunmaya çalışan kadınların, annelerin, çocukların ve afilli delikanlıların otoriteyle olan ilişkisi çarpıcı öykülerle aktarılıyor. 
 
''Bu yapıtın sahnelenme hakkı Yazar Suat DERVİŞ temsilcisi ONK Ajans Fikir ve Sanat Eserleri A.Ş.'den devralınmıştır.''