Dağhan üç çocuklu bir ailenin en büyüğü... Ailesiyle, orta halli bir mahallede mütevazı bir hayat sürmüş. Kendini bildi bileli tek gayesi ailesine yardım etmek ve onları mutlu etmek olmuş. Kendi hayatını, sevdiği kadınla evlenmeyi dahi onlar için ertelemek zorunda kalmış. Bir gün babasıyla yaşadığı şiddetli bir tartışma sonrası Dağhan askere gitmeye karar veriyor. Görevini tamamlayıp dönmek üzereyken sevgilisi Aydan’ın kendisinden habersiz bir güzellik yarışmasına katıldığını öğreniyor. Öfkesine hakim olamayıp Aydan’dan ayrılıyor, tezkere bırakıp özel harekata katılıyor. Yaşadığı bazı travmatik olaylar sonrası biraz kafa izni yapmak için memlekete dönüyor. Ama hiçbir şeyi bıraktığı gibi bulamıyor. Ayrı olduğu sevgilisi Aydan ortadan kaybolmuş. Onunla öyle tutkulu bir aşkları var ki ayrıyken bile tam ayrı değiller, bu yüzden onu bulamamak çok koyuyor Dağhan’a... Ailesi dağılmış... Kız kardeşinin adamın biriyle kaçtığını öğreniyor, erkek kardeşi okulu bırakıp pis işlere bulaşmış, babası ve annesi küs. Evi ayakta tutan oymuş meğer, o gidince her şey dağılmış. Mahallede de işler eskisi gibi değil, kötü kötü tipler sarmış ortalığı, eski arkadaşları çeşitli yasa dışı işlere girmiş. Parayı bulan “Bey” olmuş, kimse değirmenin suyu nereden geliyor diye sormuyor. Böyle kaotik bir ortamda bir de Müdür denen tip çıkıyor ortaya. Dağhan’a bir iş teklif ediyor. “Tetikçilik”. Dağhan şiddetle reddediyor. Ama en yakın arkadaşı Samet’i korumaya çalışırken kendini belanın tam ortasında buluyor. Sevdiklerini bu beladan uzak tutmak için acımasız olması gerektiğini fark ediyor.