Paris'teki Gare du Nord, banliyölerden, taşradan veya yurtdışından gelen herkes için bir geçiş istasyonu. Var'dan gelen Cezayirli bir göçmenin oğlu olan Simon Mérabet'in eşlik ettiği İnsan Coğrafyası, trenlerine binmek üzere gözden kaybolmadan önce hayatlarını sadece birkaç kelimeyle anlatan kişilerle bir dizi kısa buluşma sunuyor. Yolcu kalabalığı, birbiri ardına gelen bu hikâyelerde somutlaşıyor ve küreselleşmenin, coğrafi ve ekonomik baskılara maruz kalan bireysel kaderleri nasıl şekillendirdiğini görüyoruz.