“Tabii ya ama çok kaliteli bir iple asılmıştı, hem de Teksas’ın en iyi vatandaşları asmıştı onu. O yüzden aileme tanıdıkları ayrıcalık için onlara cidden minnettar olmalıyım ama değilim. Nankör ve üzgünüm. İnsanın kendisini üzülmekten alıkoyan, hayata sağduyulu yaklaşmasını sağlayacak bir tutum benimsemesi için ya çok üst ya da çok alt tabakadan olması gerekir. İtiraf edeyim ki dibi görmek için çok çabaladım ama hiç başaramadım.”
Afrikalı Amerikalı Berry Hamilton, Maurice Oakley’nin malikânesinde uşak olarak çalışıyor. Bir gün bir davet sırasında Maurice'in kasasından büyük miktarda para çalınır ve Berry suçlanır. Mahkeme Berry'yi suçlu bulur ve 10 yıla mahkûm eder. Berry'nin karısı Fannie ve iki çocuğu Joe ve Kitty de malikâneden kovulur. Yaşadıkları şehirde, Afrikalı Amerikalılar da dâhil olmak üzere, oldukça sert tepkilerle karşılaşınca Fannie ve iki çocuğu ABD'nin kuzeyine, New York'a taşınmaya karar verirler. New York'a geldikten sonra hem ten rengi fark etmeksizin insanların, ayrımcılıkları, sahtekârlıkları vb. ile hem de hayatın karşılarına çıkardığı olaylarla mücadeleye girişirler.
İlk kez 1902'de yayımlanan Tanrıların Oyunu, Afrikalı Amerikalıların kent yaşamına odaklanıyor. Paul Laurence Dunbar, Hamilton ailesinin New York'ta yaşarken katlanmak zorunda olduğu zorlu koşulları etkileyici bir şekilde, gayet ustalıklı ve inandırıcı bir dille gösteriyor.
(Tanıtım Bülteninden)