“İnsan olmanın özü, kişinin kusursuzluk peşinde koşmaması, zaman zaman sadakat uğruna günah işlemeye meyilli olması, çileciliği arkadaşça ilişkiyi engelleyecek noktaya taşımaması ve sonunda hayata yenik düşüp parçalanmasıdır, ki sevgiyi diğer bireylere bağlamamanın kaçınılmaz bedelidir bu.”
“Bir duvardan ilk beklentimiz dik durmasıdır. Dik durursa iyi bir duvar demektir ve hangi amaca hizmet ettiği bundan bağımsızdır. Ancak dünyanın en iyi duvarı bile olsa, eğer bir toplama kampının etrafını çevreliyorsa o zaman yıkılmayı hak ediyordur.”
George Orwell, denemelerinden birinde “İyi romanları korkmayanlar yazar” diyor. Onun denemelerini okurken de tıpkı romanlarında olduğu gibi, korkmayan, entelektüel ahlakı ve düşünceyi savunmak için yalnız kalmayı göze alan bir yazarla karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Yoksulları yazarken, Britanya’nın semiz yönetici sınıfını iğnelerken, İspanya İç Savaşı’nda tarihyazımı üzerine düşünürken, Dali’nin biyografisinden yola çıkarak sanatçının ahlakı üzerine sorular sorarken, hep o hınzır, külyutmaz ve açık sözlü üslubuyla hakikatin ve ucuz çıkarlara, alkışlarla kurulan narsist benliğe feda edilemeyecek zekânın yanındadır Orwell.
Orwell’in olağanüstü denemelerinde baş döndürücü bilgi ve teknoloji çağında bile cevapsız kalan sorularla yüzleşecek ve gerçek düşüncenin derinliğinin hazzına varacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)