Mao Zedong döneminde genç bir Çinli balerin olan Tia Zhang'ın hayatının sürükleyici bir anlatısı. Çin'in Pekin kentinde geçen ve yaklaşık 50 yıllık bir dönemi kapsayan hikâye, Tia'nın kişisel hayatının en mahrem anlarını korkunç tarihi olayların kasırgasıyla harmanlıyor. Yirmi yaşındayken görücü usulü bir evlilik vaat edilmiş, ancak ailesinin kabul etmeyi reddettiği genç bir askeri sporcuyla tanışıp ona aşık olunca kendi geleceğini seçme özgürlüğü için mücadele etmiştir. 1966 yılında Kültür Devrimi'nin başlamasıyla birlikte Kızıl Muhafızların saldırısına uğradı ve sonraki birkaç yıl boyunca, dile getirilmeyen zulümlerin uygulanması günün emri haline geldiği için sürekli korku içinde yaşadı. Tia bu zulümlerin çoğundan kaçmayı başarırken, sevdiği adam o kadar şanslı değildi. Yanlışlıkla komünist hükümete karşı suç işlemekle suçlanan Tia, vatan haini olarak damgalandı ve Pekin'e geri dönme garantisi olmayan bir çalışma kampına mahkum edildi. Tia da sonunda benzer bir kaderle karşılaştı ve kalabalık, pis bir barakada yaşamaya gönderildi. 56 günlük oğlu da dahil olmak üzere sevdiği herkesten izole bir şekilde pirinç tarlalarında sabahtan akşama kadar çalıştı.