Birçokları tarafından Hollywood'un gerçek "enfant terribles" isimlerinden biri olarak kabul edilen ve elli yılı aşkın bir süre boyunca inanılmaz bir sinema kariyerine imza atan çok yetenekli ve sıradışı aktör/yönetmen Dennis Hopper, 17 Mayıs 1936'da Kansas, Dodge City'de doğdu. Genç yaşta oyunculuğa ilgi duyan Hopper ilk olarak 1950'lerde Medic (1954), Cheyenne (1955) ve Sugarfoot (1957) gibi televizyon dizilerinde rol aldı. İlk film rolü Asi Gençlik (1955) oldu, hemen ardından Devlerin Aşkı (1956) ve Vahşi Mücadele (1957) geldi. Hopper aslında James Dean ile iyi arkadaş olmuş ve Dean Eylül 1955'te bir araba kazasında öldüğünde yıkılmıştı.1957 yapımı yıldızlarla dolu The Story of Mankind (İnsanlığın Öyküsü) filminde genç bir Napoléon Bonaparte'ı (!) canlandıran Hopper, 1960'lar boyunca düzenli olarak, genellikle İz Peşinde (1969) ve Onları Yükseğe As (1968) gibi western filmlerinde kötü adam olarak oldukça iddiasız rollerde ekranda göründü. Ancak 1969'un başlarında Hopper, aktör arkadaşı Peter Fonda ve yazar Terry Southern, bir karşı kültür yol filmi senaryosu yazdı ve 400.000 dolarlık mali desteği bir araya getirmeyi başardı. Hopper, başrollerini Fonda, Hopper ve genç Jack Nicholson'ın paylaştığı Easy Rider (1969) adlı düşük bütçeli filmi yönetti. Film, dönemin düzen karşıtı gençlik kültürüne hitap ederek olağanüstü bir gişe başarısı elde etti. Hollywood'un çehresini neredeyse bir gecede değiştirdi ve büyük stüdyoların hepsi düzen karşıtı bandwagon'a atlayarak asi hippiler, motorcular, asker kaçakları ve ot içenler hakkında düşük bütçeli filmler pompaladı. Ancak Hopper'ın bir sonraki yönetmenlik denemesi olan The Last Movie (1971) eleştirel ve finansal bir başarısızlık oldu ve 1970'lerde hem yasal hem de yasadışı çeşitli maddeleri ciddi şekilde kötüye kullandığını ve bunun da çalışmalarının kalitesinde düşüşe yol açtığını itiraf etti. Francis Ford Coppola'nın Vietnam Savaşı destanı Kıyamet'te (1979) Marlon Brando ve Martin Sheen ile birlikte esrar içen bir fotoğrafçı olarak unutulmaz bir performans sergilemeden önce, sonraki sekiz yıl boyunca Avrupa yapımı filmlerin seyrek bir koleksiyonunda yer aldı. Ayrıca Out of the Blue (1980) filminde hem oyunculuğu hem de yönetmenliğiyle beğeni topladı. 1980'lerin başında bu iki önemli çalışmayla Hollywood'un Dennis Hopper'ın yeteneklerine olan ilgisinde bir rönesans yaşandı ve bir rehabilitasyon programı aracılığıyla uyuşturucu ve alkol şeytanlarını kovması, canlandırıcı ve kışkırtıcı performanslara geri dönüş anlamına geliyordu. Siyam Balığı'nda (1983) muhteşemdi, ılık casus gerilimi Güçlü ve Sert'te (1983) başroldeydi, My Science Project'te (1985) harika bir okul öğretmenini canlandırdı, River's Edge'de (1986) aşağılık ve dengesiz bir uyuşturucu satıcısıydı ve en akılda kalıcı olanı, ürkütücü ve erotik David Lynch filmi Mavi kadife'de (1986) ağzı bozuk Frank Booth rolüyle izleyicileri heyecanlandırdı. İlginç bir şekilde, sıradışı Hopper 1980'lerin başında Hans Christian Andersen'in eserlerine dayanan animasyon serisi "Rabbit Ears" çocuk filmlerinde "The StoryTeller" karakterini seslendirmek üzere seçildi.1980'lerin sonunda film yönetmenliğine geri dönen Hopper, hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından iyi karşılanan tartışmalı çete filmi Renkler'in (1988) dümenindeydi. Süper Mario Kardeşler'deki (1993) rolüyle tekrar kamera karşısına geçen Hopper, Çılgın Romantik'te (1993) gangster Christopher Walken'la ters düşmüş, Hız Tuzağı'nda (1994) polis memuru Keanu Reeves ve otobüs yolcusu Sandra Bullock'u ölümcül bir yolculuğa çıkarmış ve Su Dünyası'nda (1995) solungaç adamı Kevin Costner'a dünya üstünlüğü için meydan okumuştur. Esrarengiz Hopper 1990'lar boyunca ve yeni yüzyılda da The Night We Called It a Day (2003), The Keeper (2004) ve Ölüler Ülkesi (2005) filmlerindeki performanslarıyla meşgul olmaya devam etti. Oyunculuk/yönetmenlik yeteneklerinin yanı sıra Hopper yetenekli bir fotoğrafçı ve ressamdı, eserleri hem Amerika Birleşik Devletleri hem de denizaşırı ülkelerdeki galerilerde sergilendi. Ayrıca modern sanat konusunda kendini adamış ve bilgili bir koleksiyoncuydu ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en kapsamlı koleksiyonlardan birine sahipti. Dennis 29 Mayıs 2010'da, 74. doğum gününden iki haftadan kısa bir süre sonra prostat kanserinden öldü.