Earl Cameron oyuncu olmak için yola çıkmamıştı. Doğuştan Bermudili olan Cameron, 1930'larda sağladığı seyahat fırsatları için İngiliz Ticaret Donanması'na katıldı. İkinci Dünya Savaşı'nın tüm hızıyla sürdüğü 1940'ların başında Cameron kendini Londra'da hayatta kalabilmek için ufak tefek işlerde çalışırken buldu. Müzikal komedi Chu Chin Chow'un West End'deki bir gösterimini izledikten sonra oyunculuğa merak sardı. Bir oyuncu gösteriye gelmeyince Cameron onun yerine oyuna dahil oldu. Bunu Londra sahnesinde aldığı bir dizi rol izledi. 1951 yılında Pool of London (1951) filminde rol alarak büyük bir çıkış yakaladı. Basil Dearden'ın yönettiği ve Cameron'ın yerel bir kadına aşık olan bir liman işçisini canlandırdığı film, siyahi bir erkeğin klişe olmayan bir rolde yer aldığı ilk İngiliz filmlerinden biri olması açısından önemliydi. Aslında aynı dönemde ilk filmini çeken Sidney Poitier'in İngiltere'deki muadiliydi, ancak aynı derecede yetenekli olmasına rağmen hiçbir zaman bir yıldız olamadı. On yılın sonuna doğru Dearden'la tekrar çalışacağı Meçhul Kadın (1959) filminde, Beyaz olarak tanınırken öldürülen baş karakterin kardeşi olan bir doktoru canlandıracaktı.Cameron'ın kariyerindeki diğer önemli film rolleri arasında, Bond'un Bahamalı asistanı Pinder rolünde Sean Connery'nin karşısında oynadığı Yıldırım Harekâtı (1965) yer alıyor. Cameron, Poitier'in oynadığı ve yönettiği Ilık bir kış günü (1973) filminde bir büyükelçiyi canlandırdı. Sydney Pollack'ın yönettiği Çevirmen (2005) adlı filmde, Robert Mugabe'den esinlenen bir diktatör olan Edmond Zuwanie'yi canlandırdı.Cameron doksanlı yaşlarına kadar sinema ve televizyonda istikrarlı bir şekilde çalışmaya devam etti. Son olarak BBC Two tarafından Hollywood'daki siyahi oyuncular üzerine hazırlanan Black Hollywood: 'They've Gotta Have Us' (2018) belgeselinde rol aldı. 2020 yılında 102 yaşında öldü.