The film explores the life, philosophy and impact of one of the most influential early 20th century modernists, Marcel Duchamp. The film breaks down Duchamp's ideas and applies them to both historical events and the modernist explosion that blanketed the early 20th century. Art of the Possible isn't simply a biopic; rather, the film shows how Duchamp's ideas changed the public consciousness, and our understanding of aesthetics, art, and culture. The film highlights the singular impact of Duchamp's philosophy on art, and, more importantly, examines how Duchamp's revolutionary ideas from the early 20th century have shaped the 21st century and modern day.

Marcel Duchamp: Art of the Possible

'Her bravest work of performance art to date . . . Rawly intimate' Observer This memoir spans Marina Abramovic's five decade career, and tells a life story that is almost as exhilarating and extraordinary as her groundbreaking performance art. Taking us from her early life in communist ex-Yugoslavia, to her time as a young art student in Belgrade in the 1970s, where she first made her mark with a series of pieces that used the body as a canvas, the book also describes her relationship with the West German performance artist named Ulay who was her lover and sole collaborator for 12 years. Abramovic has collaborated with stars from Lady Gaga to Jay-Z, James Franco and Willem Dafoe. Best known for her recent pieces 'The Artist is Present' and '512 Hours', this book is a fascinating insight into the life of one of the most important artists working today, and the woman who has been described as 'the grandmother of performance art'.

Walk Through Walls: A Memoir

Marina Abramović’in adını geniş kitleler belki de ilk defa 2010 yılında New York Modern Sanatlar Müzesi’nde gerçekleştirdiği, üç aya yayılan, toplamda 736 saat 30 dakika süren ve 750 binden fazla kişinin ziyaret ettiği Artist is Present (Sanatçı Burada) adlı performansıyla duymuştu. Oysa kendisi çağdaş sanatın en önemli isimlerinden biri ve dünyanın en tanınmış kavramsal sanatçılarının başında yer alıyor.
Abramović Duvarlardan Geçmek adını verdiği otobiyografisinde büyük bir açık yüreklilikle spekülatif anlarla dolu yaşamını ve cüretkâr sanatını anlatıyor, kapsamlı bir hayat muhasebesi yapıyor. Bu muhasebenin merkezinde de altmışlı yaşlarının ortasında kendisine yönelttiği çok önemli bir soru yer alıyor: “Sanat yaşamdan soyutlanabilir mi?” Abramović bu sorunun cevabını bulmak için başlangıca, yani kendisine geri dönüyor ve hafızasının derinliklerine inerek yaşamı boyunca sanatla kurduğu ilişkinin yıllara ve sayısız performansa yayılan izlerini sürüyor.
Maraşel Tito’yla omuz omuza Nazilere karşı mücadele etmiş partizan bir anne-babanın çocuğu olarak komünist Yugoslavya’da dünyaya gelen Abramović, anne ve babasının çalkantılı evliliğini, onu gerçek bir partizan gibi yetiştirmeye ant içmiş annesiyle zorlu ilişkisini, resimle tanışma öyküsünü, sanat akademisi yıllarını, hayatına giren eşsiz dostlarını, ilk performans deneyimlerini ve 12 yılının neredeyse her dakikasını beraber geçirip hayatını ve sanatı paylaştığı Ulay’ı, beraber gerçekleştirdikleri sayısız performansın ardında yatan onlarca fikri ve müthiş serüvenleri anlatıyor.
Abramović yaklaşık elli yıla yayılan sanat macerasında bitmek bilmeyen öğrenme ve keşfetme dürtüsü, “sanat yaşam olmak zorunda, sanat herkese ait olmak zorunda” ilkesi ve sınır tanımayan bir yaratıcılıkla tek başına ilerlemeye devam ediyor. Duvarlardan Geçmek eşine az rastlanır bir cesaretle attığı adımlara tanıklık etme fırsatını sunuyor.
 
(Tanıtım Bülteninden)