Eski bir yazar olan, bohem bir hayat tarzına sahip olan Marcel Marx, Fransa'nın liman şehri Le Havre'de yaşamakta, kentte ayakkabı boyacısı olarak mütevazi bir hayat sürüp gitmektedir. Başarılı bir edebiyatçı olma hayallerinden vazgeçerek işi, karısı Arletty ve akşamları demlendiği bar arasında gidip gelen Marcel'in çizdiği bu sade hayat, yasa dışı yollarla kente gelen Afrikalı bir göçmenin hayatına girmesi ile alt üst olur. Eşi Arletty ise bu arada ciddi bir hastalığa yakalanır. Marcel'ın kılıçlarını yeniden kuşanma vakti gelmiştir...

Umut Limanı

Vicky, annesi Joanne ve yerini bulmaya çalışan babası Jimmie ile birlikte yaşıyor. Vicky'nin teyzesi Julia hapisten çıktıktan sonra geldiğinde, varlığı şiddetli ve büyülü bir şekilde geçmişi geri getirir.

Beş Şeytan

Bruno, Momo, Leon ve Alain, altıncı yaş günlerinden on yıl sonra bir doğum hastanesinin bekleme odasında bir araya gelirler. Beklenen bebeğin babası, o zamanki en iyi arkadaşları olan ve bir ay önce aşırı doz nedeniyle ölen Tomasi'dir. Gençliklerini, gülüşlerini, hayallerini, aptalca şakalarını hatırlarlar... yetmişli yılların ortasındaki Fransız gençliğinin bir tasviri.