Wonder Woman’ın devamı niteliğinde çekilen film, 1984 yılında geçmektedir. Diana Prince, bu kez iki yeni düşmanla karşı karşıyadır: Bir Tanrı’nın elinden çıkma nesnenin gücünü kendi çıkarı için kullanmaya çalışan varlıklı iş insanı Max Lord ve yaşadığı bir trajediden sonra kötü kadın haline gelen Barbara Minerva, nam-ı diğer Cheetah.

Wonder Woman 1984

Billy Lynn, Irak'ta savaşan bir Amerikan askeridir. Birliğiyle birlikte girdiği oldukça şiddetli bir çatışmanın ardından sağ kalan 7 arkadaşıyla birlikte ülkesine döner ve savaş kahramanı gibi karşılanır. Amerikan hükumeti tarafından ülkedeki ordu desteğini artırmak için ülke çapında bir tura çıkarılır. Turun bir parçası olarak Amerikan futbolu takımı Dallas Cowboys'un bir maçının devre arasında Destiny's Child konserinde sahneye çıkacaklardır. Bu esnada Lynn, hem insanların ona bakışını, hem de geçmişini ve Irak'ta yaşadıklarını hatırlamaya başlar.

Bana Kahraman Olduğum Söylendi

Yönetmen John Hillcoat'un bu Büyük Buhran döneminde geçen suç filminde, üç isyankar içki kaçakçısı kardeş ele geçmesi zor Amerikan Rüyasına ulaşabileceklerini fark eder... Güçlü şehir gangsterleri kardeşlerin çabalarının ödüllerini toplarken, onlar hayallerini gerçekleştirmek için mücadele eder. İçki yasağının en hassas döneminde, taşralı bir genç olan Jack Bondurant "1 Numaralı Halk Düşmanı" olma hayaliyle, gangster yaşam tarzının sunduğu olanaklardan yararlanır. Ailesinin yasadışı alkol üretimini büyüterek, bir yandan güzel bir Amiş kızı olan Bertha'nın sevgisini kazanmaya çalışırken, bir yandan da büyük bir suç imparatorluğu kurmayı planlamaktadır. İnsanları korkutan bir yapıya sahip ağabeyi Howard'ın desteğini alan Jack de istediği işi yaptıracak kas gücüne sahiptir. Ancak onları yönlendirecek bir lidere ihtiyaçları vardır. Bu sorumluluk ağabeyleri Forrest'a yüklenir..

Kanunsuzlar

Tamamı siyahlardan oluşan Yirmi Dördüncü Birleşik Devletler Piyade Alayı'nın ve 1917 Houston İsyanı'nın inanılmaz güçlü ve güncel gerçek hikâyesi. Houston İsyanı, 156 Afro-Amerikan askerin Houston polis memurlarının uyguladığı acımasız şiddet ve kötü muameleye tepki olarak başlattığı bir isyandı.

The 24th

Benjamin Steed ve Mary Ann Steed, 1800'lerin başında ailelerini New York'un taşrasına taşıdığında, farkında olmadan dini çizgilerle bölünmüş bir kasabaya yerleşirler. Yeni işe aldıkları yardımcının kargaşanın merkezinde olduğu ortaya çıkınca, Steed ailesinin her bir üyesi ağır baskılar karşısında kendi inançlarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Birlikte Joseph Smith adında genç bir adamın etrafındaki şiddetli tartışmaları atlatmaya çalışırlar.