Film, rütbesi masa başı işine indirilen polis memuru Asger Holm’e odaklanıyor. Acil durumlar için gelen telefonlara bakan Asger gününün sıkıcı geçeceğini düşünmektedir, ancak kaçırıldığını söyleyen bir kadınla konuştuğunda her şey değişir. Panik halinde konuşan kadının bağlantısı birdenbire kopar. Polis istasyonuna tıkılı kalan Asger’in, başkalarını gözü ve kulağı olarak kullanması gerekecektir. Her geçen saniye zaman daralmakta ve olayın ciddiyeti artmaktadır.

Suçlu

Yıl 1933'tür ve toplumun genç kadınların nasıl davranması gerektiğine dair belirli beklentileri vardır. 17 yaşındaki Maren vahşi ve asidir ve daha uyumlu olması için Sprogø'daki kadın enstitüsüne gönderilir. Sprogø'da kalmak Maren üzerinde tam tersi bir etki yaratır ve kurumda geçirdiği altı yılın ardından dönemin normlarına ve kurumun beklentilerine alışmış olan Sørine'in içinde bir kıvılcım ateşler. İkili arasında yavaş yavaş, hayatlarının geri kalanını etkileyecek kopmaz bir bağ oluşmaya başlar.

Unruly

Emma’nın babası, yaşamının geri kalanını bir kadın olarak geçirmek istediğini söyleyince, Emma’nın dünyasında her şey değişmeye başlar. Thomas hızlı bir dönüşüm geçirerek, Agnete’e dönüşür. Emma bu yeni hayatına alışmayı öğrenecektir.

Son Derece Sıradan Bir Aile

Simon, Danimarka sanat dünyasının kralıdır - eksantrik, başarılı, zengin, güzel bir karısı ve genç bir metresi vardır. Hayat güzeldir, ta ki bilinmeyen oğlu Casper ortaya çıkıp tüm dikkatleri üzerine çekene kadar. Casper'ın dünyaca ünlü grafiti sanatçısı "Hayalet" olduğu ortaya çıkar. Bu Simon için bir provokasyon ve meydan okumadır ve baba-oğul arasındaki ilişki ciddi bir teste tabi tutulur. Ancak her şeye rağmen ikisi yavaş yavaş birbirlerine yakınlaşır, ancak asıl soru kan bağının yeterli olup olmadığıdır. Çünkü sonuçta Simon'ın baba olmak gibi bir planı yoktur ve Casper'ın da babasıyla onu tanımaktan başka planları vardır...