Antonia Fraser’ın çok satan kitabından, Sophia Coppola tarafından beyazperdeye uyarlanan film, tarihin en ünlü kadın figürlerinden birine, Fransa kraliçesi Marie Antoinette’in dramına odaklanıyor. Dönemin politik ve siyasi şartları gereğince Fransa kralıyla evlendirilen genç Avusturya kraliçesi Marie Antoniette, yaşamını sürdüreceği bu yeni hayat düzeninde çeşitli zorluklarla karşılaşıyor. Kayıtsız ve ilgisiz bir kocaya sahip olan genç kraliçe, Versailles sarayının ihtişamlı gölgesi altında çeşitli siyasi oyunlara ve politik hesaplaşmalara tanık oluyor.
 Genç kraliçe bu alışık olmadığı düzende mücadele etmenin yolunu uçarı partilerde ve tehlikeli dostluklarda ararken, film kadın başrakarakterini tüm insansı halleriyle ele alıp alışılmışın dışında bir Marie Antoniette portresi çiziyor.

Marie-Antoinette

Bertrand Morane'ın cenazesinde, 40 yaşındaki mühendisin sevdiği birçok kadın vardır. Geriye dönüşlerle Bertrand'ın hayatı ve aşk ilişkileri otobiyografik bir roman yazarken kendisi tarafından anlatılır.

Kadınları Seven Adam

Orta yaşlı iş adamı Simon Léotard, ortağı Julien'in birikmiş borçlarının ardından intihar etmesiyle geleceğini tehlikede bulur. Simon'un vicdansız iş rakibi Lépidon, şirketini indirimli fiyattan satın alarak onu iflastan kurtarmayı teklif eder. Lépidon'un tuzağına düşmek istemeyen Simon, krizi kendi başına çözmeye karar verir. Bir fahişe olan Mado, ona sorunlarının çözümünü sağlar...

Mado

Bir soruşturma olarak başlayan film, öldürülmüş genç bir kadının bulunmasıyla başlar. Yavaş yavaş zamanda geriye giderek bu suçun, ne seksin ne de ölümün tabu olduğu ve sınırları zorlama arzusunun nihai sonuca ulaştığı bir yaşam felsefesinin mantıksal devamı olduğunu fark ediyoruz.