Şehirli şef Oliwia, büyükannesinin çiftliğini kurtarmak için işi gücü bırakıp taşraya gelmeye ikna olur. Burada, gizlediği bir sırrı olan yakışıklı bir çiftçiye sevdalanır.

Çiftlik Aşkım

1462 yılı ünlü Alman ressam Rembrandt’ın hayatında bir dönüm noktasıdır: zengin ve saygıdeğer bir ünlüyken, güvenilmez bir yoksula dönüşür. Hamile karısı Saskia’nın ısrarları üzerine Rembrandt Amsterdam Silahşör Milislerinin resmini yapmayı isteksiz bir şekilde kabul eder. (Bu eser daha sonra Gece Bekçileri olarak tanınacaktır.) Kısa bir süre sonra, Batı Dünyası’nın o sıralar en zengin şehrinde maddi avantaj ve kişisel güç için hile yapan askerleri oynayan Amsterdamlı tüccarlarla ilgili bir komplo hazırlandığını öğrenir. Rembrandt tesadüfen bir cinayetle karşılaşır. Oğlunun doğmasıyla kendine güveni gelen Rembrandt planlanan cinayetleri ortaya çıkarmaya karar verir ve suçlamalarını resimlerine aktarır. Böylece Altın Çağ’da Alman halkının ikiyüzlü tarafını ortaya çıkarır. Rembrandt’ın şansı sonunda döner.

Gece Bekçisi

Birkaç yıl önce trajik olaylar üç Katolik rahibin kaderini bağladı. O zamandan beri felaketin her yıldönümünde hayatta kalmalarını kutlamak için bir araya geliyorlar. Her gün inişler ve çıkışlar yaşarlar. Lisowski büyük bir şehirde curia'da çalışmaktadır, bir kariyeri vardır ve Vatikan'ın hayalini kurmaktadır. Sorun şu ki, Polonya'daki en büyük mabedi inşa etmek için siyasi nüfuzunu kullanan zengin bir kilise yetkilisi olan başpiskopos Mordowicz yoluna çıkıyor. İkinci rahip Trybus ise bir köy papazıdır. Fakir bir topluluğa hizmet vermektedir ve insani zaaflarına giderek daha sık yenik düşmektedir. Kukuła'nın da durumu iyi değildir. Ateşli inancına rağmen, cemaatinin güvenini bir gecede kaybeder. Çok geçmeden üç din adamının hikâyeleri bir kez daha birleşecektir.

Clergy

Polonya'nın Sovyet Rusya'ya karşı kazandığı savaş iki genç kahramanın, Ola ve Jan'ın gözünden görülüyor. Ola Varşova'da bir kabare dansçısı, Jan ise sosyalist ideallere inanan bir süvari subayı ve şair