Marry Shelly’nin 1818 yılında yazdığı günden beri bir kahraman olmaktan ziyade, zaman zaman üzüldüğümüz zaman zaman sıkıntılarına hak verdiğimiz taraf tutamadığımız bir hikaye olmuştur her zaman. Bu sefer Frankenstein çok farklı bir hikaye ile karşımıza çıkıyor. Filmde, 3 boyutlu yazıcı ile oluşturulan ve sonra öldü diye çöpe atılan Frankenstein. Daha ayağa ilk kalkışı ile neyim ben? Beni kim yarattı? Bu dünyadaki görevim nedir? Gibi insani duyguları sergilemektedir. Ve daha önce izlediğimiz Frankenstein’lardan daha çok günümüze uygun bir film izleyeceğiz.

Frankenstein

Mikey'nin iyi ve istikrarlı bir yuvaya ihtiyacı var. Hayatı boyunca bir koruyucu aileden diğerine savrulmuştur. Sonunda sevgi dolu yeni bir ailenin yanına yerleşir, ancak onların mükemmel küçük çocuğu göründüğü gibi değildir. Önceki bakıcılarının hepsi, aslında hiç de kaza olmayan gizemli "kazalar" sonucu ölmüştür. Mikey soğukkanlı bir katildir ve gözünü yeni evlat edinen ailesine ve yoluna çıkan herkese dikmesi uzun sürmez.

Mikey

Lynette Walden ve Chris Mulkey, satılık et ve kiralık katillerin seksi ve tehlikeli dünyasında geçen bu aksiyon dolu yolculukta başrolde.

The Silencer

Bir grup arkadaş bir yolculuğa çıkar ve efsaneye göre bir grup çıplak biseksüel kadın canavarın gizlendiği bir ormanda dururlar. Onları uyandırabilecekler midir? Ve eğer öyleyse hayatta kalabilecekler mi?