İlk olarak Cannes’da yarışma dışı bölümde izleyicilerle buluşan ve izleyenleri kahkahaya boğan “Kiss, Kiss, Bang, Bang”, ufak hırsızlıklarla geçinen Harry’nin kendini bir cinayet soruşturmasının ortasında buluvermesi çevresinde gelişiyor. Bir tesadüf sonucunda dedektif rolü üstleneceği bir filmin oyuncu seçmeleri için Hollywood’a giden Harry, burada ‘Eşcinsel Perry’ diye tanınan gerçek bir dedektifle beraber alıştırmalar yapmaya başlar. İşin içine lise aşkı Harmony de girince, işler bir anda karışır ve bu tuhaf üçlü, kendilerini gerçek bir cinayet esrarının ve kovalamacalarla dolu bir maceranın ortasında bulurlar...

Kiss Kiss Bang Bang

Martin Bristol her şeyin başladığı yere, kaçırıldığı eve geri döner. Ancak o, 10 yıl önce kaybolan çocuk değildir. Kendisini kaçıran psikopat Graham Sutter tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kalan Martin, onarılamayacak kadar hasar görmüştür. Banliyölerin gölgelerinde gizlenerek, vicdan azabı duymadan takip eder ve öldürür. Özel Ajan William Perkins, Martin'in dehşet dolu izini takip ederek, tekrar öldürmeden önce onu yakalamak için çaresizdir. Martin'in 10 yılı aşkın süredir kayıp olmasının yasını tutan ailesi, onun sadece hayatta olduğunu değil, aynı zamanda kasabalarını kasıp kavuran cinayet dalgasından da sorumlu olduğunu öğrenir. Çok geç olmadan uzun zamandır kayıp olan oğullarına kavuşabilecekler mi, yoksa Perkins onu yakalamak için güç kullanmak zorunda mı kalacak?