Belirgin elmacık kemikleri, ışıltılı teni ve zamanının en kristal yeşil gözleriyle Gene Tierney'nin çarpıcı yakışıklılığı onu yıldızlığa taşıdı. En bilinen rolü Kanlı gölge (1944) filmindeki esrarengiz cinayet kurbanıdır. Ayrıca Kıskanç Kadın (1945) filmiyle Oscar'a aday gösterilmiştir. Gene Eliza Tierney 19 Kasım 1920'de Brooklyn, New York'ta varlıklı bir anne-babanın, Belle Lavinia (Taylor) ve Howard Sherwood Tierney'nin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası başarılı bir sigorta komisyoncusu, annesi ise eski bir öğretmendi. Çocukluğu gerçekten de cömertçe geçti. Zaman zaman Connecticut ve New York'ta aynı derecede başarılı büyükanne ve büyükbabasıyla da yaşadı. Doğu Yakası'nın en iyi okullarında ve İsviçre'de bir bitirme okulunda eğitim gördü. 2 yıl Avrupa'da kaldıktan sonra ABD'ye dönen Gene, eğitimini burada tamamladı. 1938'e gelindiğinde Broadway'de What a Life! adlı oyunda rol alıyordu ve aynı zamanda Primrose Path (1938) için yedek oyunculuk yapıyordu. Zengin babası sadece onun tiyatro çalışmalarını desteklemek için bir şirket kurdu. İlk rolü sahnede bir kova su taşımaktan ibaretti ve bir eleştirmenin "Bayan Tierney, şüphesiz, şimdiye kadar gördüğüm en güzel su taşıyıcısı! " Sonraki rolleri Mrs O'Brian Entertains (1939) ve RingTwo (1939) daha etliydi ve sert New York eleştirmenlerinden övgü aldı. Eleştirmen Richard Watts "Bayan Tierney'nin uzun ve ilginç bir tiyatro kariyerine sahip olmaması için hiçbir neden göremiyorum, tabii sinema onu kaçırmazsa."Erkek Hayvan (1940) adlı hit gösterinin sahne performansı sırasında efsanevi Darryl F. Zanuck tarafından fark edildikten sonra Gene, 20th Century-Fox ile bir sözleşme imzaladı. Hudson's Bay (1940) filminde Barbara Hall olarak oynadığı ilk rol, kariyeri için bir uğurlama aracı olacaktı. Aynı yıl Sevimli Haydudun İntikamı (1940) filminde oynadı. Bir sonraki yıl Gene için çok yoğun geçecek, Sanghay Batakhaneleri (1941), Sundown (1941), Tobacco Road (1941) ve Belle Starr (1941) filmlerinde rol alacaktı. Parmaklarındaki Halkalar'da (1942) screwball komedide şansını denedi ve büyük başarı kazandı. Bu yapımların her birindeki performansı ustacaydı. 1945 yılında Kıskanç Kadın (1945) filminde canlandırdığı Ellen Brent karakteriyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ına aday gösterildi. Kazanamasa da Hollywood sosyetesindeki yerini sağlamlaştırdı. Ardından Şeytanın Kurbanları'nda (1946) Isabel Bradley rolüyle bir başka harika performans sergiledi.1944'te Otto Preminger'in Kanlı gölge (1944) filminde muhtemelen en bilinen rolünü (ve çoğu eleştirmene göre en olağanüstü performansını) oynadı ve Laura Hunt adlı cinayet kurbanını canlandırdı. 1947 yılında Gene, büyük beğeni toplayan The Ghost and Mrs. Muir (1947) filminde Lucy Muir'i canlandırdı. Bu dönemde Gene en gözde oyuncuydu ve 1950'lerde Gece ve Şehir (1950), Çiftleşme Mevsimi (1951), Kalbime Yakın (1951), Korkusuz Kaptan (1952), Talebe Aşkı (1953) ve Tanrının Sol Eli (1955) gibi çok sayıda iyi filmde rol aldı. Bu sonuncusu yedi yıl boyunca oynadığı son oyun olacaktı. Oleg Cassini ile başarısız bir evliliğin baskısı, 1943'te öğrenme engelli bir kızın doğumu ve birkaç mutsuz aşk ilişkisi Gene'in depresyon nedeniyle hastaneye yatmasıyla sonuçlandı. Washingtonda fırtına (1962) filmiyle beyazperdeye döndüğünde oyunculuğu her zamanki kadar iyiydi ancak artık hizmetlerine büyük bir talep yoktu. 1964'te Zevk Peşinde filmiyle son kez sinema sektörüne adım atan Gene, Tutkular (1980) adlı bir TV mini dizisinde rol aldı. Gene, 6 Kasım 1991'de, 71. doğum gününden sadece iki hafta sonra Houston, Teksas'ta amfizemden öldü.