Joseph, babasının ölümünün ardından bu olayın peşini bırakmasa da başı, beladan kurtulmaz. En sonunda Stephen Chase isimli üstüyle tartışır ve sonunda ülkeyi terk etmeyi aklına koyar. Bu yolculukta ona eşlik edecek kişi ise Chase'in kendisinden nefret eden kızı Shannon olur. Shannon, Joseph'e yardımcı olur ve birlikte Amerika'ya kaçarlar. Amerika'ya vardıklarında Oklahoma'daki arazi satışlarında bir yer satın alma hayalleri kurarlar ve bunu gerçekleştirmek için büyük bir azimle çalışmaya başlarlar. Zorlu şartlar altında hayallerine yaklaşan ikili hem Shannon'ın ailesine hem de olumsuz şartlara karşı savaşmak zorundadır.

Uzak Ufuklar

1935 yılının Brooklyn’i… İrlanda’dan gelen göçmenlerin ikamet ettiği bir bölgede Margaret Mary McCourt adı verilen bir kız çocuğu dünyaya gelir. Anne-baba Angela ve Malachy çok mutludurlar. Ancak, yaşadıkları maddi zorluklar nedeniyle henüz yedi haftalıkken çocuklarını kaybeden ailenin tüm umutları bebekle beraber toprağa gömülecektir.

Angela'nın Külleri

Dublin; 16 Haziran 1904. Kendini bir şair olarak gören Stephen Dedalus, orta yaşlı bir Yahudi olan Leopold Bloom'da dostluk ve bir baba figürü bulduğu bir gün boyunca şehirde dolaşmaya başlar. Bu arada Bloom'un günü, bir cenaze töreni ve Stephen'a karşı babalık duygularını harekete geçiren bir içki ve eğlence akşamıyla aydınlanır ve dünyevi karısı Molly ile yakınlaşmasıyla sona erer.

Ulysses

Thomas Crimmins İrlanda'daki bir hapishanede yeni bir gardiyandır. Genç, saf ve idealisttir; suçlulara adalet dağıtarak ülkesine hizmet etmeye kararlıdır. Ancak amiri Regan, mahkûmların da insan olduğunun farkındadır ve Regan, devletin mahkûmları idam etmesine neden olan "göze göz" tavrından bıkmıştır. Crimmins yeni dünyasında her şeyin siyah ve beyaz olmadığını görmeye başlar ve mahkûmlardan birinin karısı olan Kathleen ile ilişki kurduğunda, tutumu değişmeye başlar. Kathleen'in kocasının kaderini hak etmediğini gösteren yeni kanıtlar ortaya çıktığında, Crimmins görevi ve insanlığı arasında kalır.