Basit kaygıları olan saf İrlandalı genç Gerry Conlon, 70’li yıllarda Londra’ya gelir. Kendini hayatın akışına kaptıran delikanlı burada bir işgal evinde serbest bir hayat yaşayan gençlerle birlikte zaman geçirmeye başlar. Bir polis baskınında hiç ilgisi olmadığı 1974 Gyildford bombalamasından sorumlu tutularak tutuklanır.  O dönemin İngiltere’sinde şimdikinden çok farklı olarak, terörle mücadele adına insan haklarının hiçe sayıldığı uygulamalar olmaktadır. Yoğun fiziksel ve manevi işkencelerin baskısı altındaki Gerry’nin ömrünün sonbaharındaki masum babası da, suç ortağı olarak hapse atılır. Kadın bir avukatın yıllar süren çabalarının da yardımıyla, Gerry maruz kaldığı adaletsizliğe direnmeye başlar.

Babam İçin

İrlanda kökenli Amerikalı bir Vietnam gazisi olan Michael Flaherty (Craig Wasson), büyükbabası Seamus'un (Sterling Hayden) davasına katılmak için Belfast'a döner. Çok geçmeden ülkesinde hayal ettiği kadar hoş karşılanmadığını fark eder. Daha da kötüsü, zengin Amerikalılardan mali destek almak için İngiliz kuvvetlerini kötü göstermek üzere tasarlanmış bir IRA suikast planının hedefidir.

The Outsider

Doğduğundan beri komada olan 30 yaşındaki bir adamın bilinci, çığır açan bir beyin ameliyatıyla nihayet yerine gelir. Fiziksel olarak bir yetişkin olmasına rağmen, adam bir bebeğin gözünde "yeniden doğar"; onunla ilgilenen doktorlar ona yürümeyi, konuşmayı ve dış dünyadaki hayata hazırlanmayı öğretmek zorundadır. Hastaneden kaçarken, kimliğini fark etmeyen insanların arasında dolaşırken ve polis tarafından aranırken gerilim artar.