Bir çiftçi, karısını öldürdüğüne dair itirafını kâğıda döker. Ama kadının ölümü, korkunç bir öykünün sadece başlangıcıdır. Stephen King'in uzun öyküsünden uyarlandı.

1922

Protez bilimcisi Abi ve zina yapan kocası Paul, Abi'nin yüksek teknoloji şirketi Integrate için çalışmaya başlaması ve insansı bir yapay zeka - T.I.M. geliştirmesiyle şehir dışındaki hayata alışırlar.

T.I.M.

Başarısız bir müzik öğretmeni ve tehlikeli meslektaşı, farkında olmadan ruhlarını üç günlük iyi bir servet karşılığında şeytana satarak büyük bir geceyi sonlandırırlar. Çok geçmeden yaptıkları büyük hatanın farkına varan ikili, anlaşmayı bozmak ve geleceklerini kurtarmak için kendilerini zamana karşı bir yarışın içinde bulurlar. Ancak akli dengesi yerinde olmayan bir rahibin yardım ettiği bu işe yaramaz çiftin gerçek bir şansı var mıdır? Engeller ve cesetler birikmeye başladıkça, hesaplaşma saati de yaklaşmaktadır...

The Devil Went Down To Islington

Trevor 'işler arasında' kalmıştır. Günlerini dırdırcı karısından kaçmak için arsasındaki barakada saklanarak, agorafobik arkadaşı Graham ile savaş oyunları için figürler boyayarak ve kahraman alter-egosu savaş büyücüsü Yok Edici Casimir'in hayalini kurarak geçirmektedir. Diğer kiracılardan biri olan Bay Parsons, Trevor'ın utanç verici arsasından çıkarılması için dilekçe verdiğinde (orada bir şeyler yetiştirmek için bulunmuyor!), Trevor'ı saklaması gereken bir cesetle bırakan bir tartışma başlar. Ne yazık ki bu zamansız kaza zombi kıyametiyle aynı zamana denk gelir ve Bay Parsons'ın dönüşü Trevor'ın sorunlarının sadece başlangıcıdır. Daha da önemlisi, hem kendisinin hem de Graham'ın hoşlandığı karısını ve onun güzeller güzeli en iyi arkadaşını kurtarmaya çalışıp çalışmaması gerektiğidir.

Shed of the Dead

No Safe Spaces, kimlik politikalarının ve ifade özgürlüğünün bastırılmasının toplumun her kesimine yayıldığını ve Amerika'yı bölmekle tehdit ettiğini iddia ediyor.