Ayana Workman'ın ilk konseri tap dehası Savion Glover ile doğaçlama bir performanstı. Üç yaşındaydı. Savion seyirciye sahneye çıkıp onunla dans etmek isteyen olup olmadığını sordu. Ayana'nın eli bir roket gibi havaya kalktı. Her zaman hazırlıklı olan Ayana'nın yanında step ayakkabıları vardı. Tabii ki anne ve babasının John Coltrane Quartet'in emektarlarından efsanevi caz basçısı Reggie Workman ve uluslararası üne sahip bir dansçı ve koreograf olan Maya Milenovic Workman olmasının da bir zararı yoktu. Sınıf arkadaşlarının aksine, Ayana'nın gündüz bakımı dans stüdyoları ve kayıt stüdyolarıydı ve burada gitar, piyano ve Afrika djembe davulu çalmayı öğrenerek bir dansçı ve müzisyen olarak yeteneklerini geliştirdi. 9 yaşındayken tekrar yön değiştirdi ve oyuncu olmaya karar verdi.New York'un yerlisi olarak, 20'li yaşlarının başında ilk profesyonel işinin, New York'un ilçelerindeki hapishaneleri, evsiz barınaklarını ve toplum merkezlerini dolaşan Halk Tiyatrosu Gezici Birimi'nin Romeo ve Juliet prodüksiyonunda Juliet'i oynamak olması mantıklıydı. Hamlet, Macbeth, The Winter's Tale ve Julius Caesar gibi oyunlardaki rolleriyle sahne özgeçmişini güçlendirdi. Bunun da ötesinde, Slovenya'daki Ulusal Tiyatro ve Londra'daki efsanevi Globe Tiyatrosu da dahil olmak üzere uluslararası sahnelerde performans sergiledi. Bugünlerde televizyon ve sinemada çalışıyor, Marvel'ın Jessica Jones, Person of Interest gibi dizilerinde konuk oyuncu olarak rol alıyor ve Rustin filminde şu anda Columbia Bölgesi'nden ABD Temsilciler Meclisi'ne delege olan aktivist Eleanor Holmes rolünü canlandırıyor."Rustin, sivil haklar, sosyalizm, şiddetsizlik ve eşcinsel hakları için toplumsal hareketlerde kritik öneme sahip bir Afro-Amerikan lider olan Bayard Rustin'in inanılmaz derecede hayati ve önemli hikayesini anlatan bir film. Rustin, A. Philip Randolph ve Martin Luther King ile birlikte 1963 yılında Washington'a Yürüyüş Hareketi'nde çalışmış ve istihdamda ırk ayrımcılığına son verilmesi için baskı yapmıştır. İşte bu yüzden bu rol benim için bir rüyanın gerçekleşmesiydi. Ülkemin siyah tarihi hakkında - özellikle de çoğu Amerikalının adını bile duymadığı insanlar hakkında - hikayeler anlatmak bir gereklilik olduğu kadar bir ayrıcalıktır da. Sanat insanları hiçbir aktivizm ya da siyasi kampanyanın yapamayacağı şekilde harekete geçirir. Bir araç olarak filmin gücü yadsınamaz ve bu yoldaki yolculuğumun daha yeni başladığını hissediyorum."