Genç bir çocuğun ailesi mafya tarafından öldürüldüğünde, sert komşuları Gloria onun isteksiz koruyucusu olur. Gangsterlerin istediği bir kitabı ele geçiren ikili, New York'ta kaçmaya başlar.

Gloria

"Eğer bir konu hakkında dünya kamuoyunu ikna edici bir açıklama getirmezseniz" diyor Edward Wilson, "romancıya spekülasyon yapma hakkı doğar." Wilson bu hakkını Çin'in nükleer silaha sahip olması üzerinde kullanmış. Nasıl oldu da bu işe sonradan giren Çin, nükleer çalışmalara başlangıç ile nükleer silaha ulaşma arasındaki süre bakımından diğer bütün devletleri açık ara geride bırakan bir performans sergiledi? Yazarın merkeze aldığı konu bu olmakla birlikte Londra merkezli olaylar, İngiliz devlet yapısı içindeki en üst düzey memur üzerinden gelişiyor ve istihbarat savaşlarının malzemesi haline gelen siyasi elitlerin uçuk cinsellik fantezilerinden ve Vietnam ormanlarından geçerek okuyucuyu sürprizlerle dolu sonuca adım adım yaklaştırıyor. Kitabı sağlam bir şekilde takip etmeyi mümkün kılan, tam da Edward Wilson'un, John le Carre ile en çok benzetildiği özelliği: karakterlerin diriliği ve empati kurmayı adeta zorunlu kılan psikolojik dünyaları. (Tanıtım Bülteninden) Sayfa Sayısı: 488 Baskı Yılı: 2016 Dili: Türkçe Yayınevi: Paspartu Yayınları

Devletin Adamı

Önceki mahallelerinin yıkılmasıyla birlikte, kaçınılmaz olarak, arkadaşların en sevdiği içki mekânı The Fat Ox da yıkılmıştır. Yine Terry'den ziyade Bob bu durumdan gözle görülür bir şekilde rahatsız olur. Sinirlenen ve bedava içkiden çok daha kötü durumda olan Bob, tahmin edilebileceği gibi hiç etkilenmeyen Thelma'nın sempatisini kazanmak için kütüphaneye hücum eder. Thelma, Terry'nin göz alıcı Finlandiyalı tezgâhtar Chris ile yarı ciddi bir ilişki yaşadığını öğrenince, önce bir akşam yemeği partisi, ardından da 70'ler komedisinin vazgeçilmezi olan bir kamp gezisi planlayarak ikiliyi sonsuza dek bir araya getirmeye çalışır. Elbette işler pek de planlandığı gibi gitmez ve siz daha 'bu işin nereye gittiğini görebiliyorum' diyemeden şakalar, eğlenceler ve utanç verici olaylarla karşı karşıya kalırız; bu olayların doruk noktası ise gençlerin, partnerlerinin kendilerine zorlu açık hava yaşam tarzını dayatmaya çalışmasından bıkmaları ve kızlar karavanda uyurken otostop çekip yola koyulmaya çalışmalarıdır.