20. yüzyılın başlarında, Bangladeş'in bir köyünde fakir bir Brahman ailesinin Apu adında bir çocukları olur. Bir şair ve de rahip olan babası ailesini geçindirmeye yatecek kadar para kazanamamaktadır. Kız kardeşi de sürekli olarak komşunun bahçesinden guava isimli bir meyve çalmaktadır. Bütün bunlar ve de aileyle birlikte yaşayan yaşlı teyzelerinin bitmez tükenmez dırdırları, annesini zaten zor hayatını iyice güçleştirmektedir.

Yol Türküsü

Tapas Singha hevesli bir şarkıcı ve tanınmış bir iş adamının oğludur. Üvey annesi ona kötü bir isim takar ve kocasının tüm mirasına konmak için onu evden kovar. Mina'nın hikâyesi de çok benzerdir. Üvey annesi ona çok işkence eder ve kariyerini mahveder. Kendi evinden taşınmak zorunda kalır. İkisi de intihar etmeye karar verir ve nehir kıyısına giderler. Orada karşılaşırlar ve aşk tanrısı onları vurur. Birlikte hayatı bir kez daha denemeye karar verirler; diğer yandan başka bir çift olan Lalu ve Leela'yı görürüz. Leela, Tapas'ın kuzenidir ve altın kalpli serseri Lalu da Mina'nın komşusudur. Lalu ve Leela çocukluklarında evlenmişler, ancak talihsiz koşullar nedeniyle ayrılmışlardır. Tapas ve Mina geçimlerini sağlamak için sırasıyla bir milyoner ve karısı için çalışmaya başlar. Ancak işverenin Tapas'ın karısıyla ilişkisi olduğunu düşünmesi ve onu işten kovmasıyla sorun yeniden ortaya çıkar. Mina yıkılır ve Tapas kaybolunca onu aramaya başlar. Sonunda, doruk noktasında Mina ve Tapas yeniden bir araya gelir, Lalu ve Leela da öyle ve seyirci mutlu bir son görür.

Prithibi Amare Chaay

Oğlu Jayanta'yı tek başına büyüten Sreemonto, teselliyi arkadaşı Anuradha'da bulur ama çok geçmeden Anuradha onu terk eder. Yıllar sonra Jayanta, Anuradha'nın kızına aşık olur.

Atal Jaler Ahwan

Subrata, ideolojik farklılıklar nedeniyle bıraktığı babasının işine katılır. Şimdi onun kaderini ne beklemektedir?