Usta Polonyalı sinemacı Jerzy Skolimowski, yedi yıl aradan sinemaya muhteşem bir dönüş yaptı ve hüzünlü bir eşeğin kocaman gözlerinden dünyanın halini beyazperdeye aktardı. Polonya’da bir sirkte doğan Aİ’nin başkahramanı hayat yolunda hem iyi hem kötü insanlarla karşılaşıyor; kader onu hem felaketlerle hem sınırsız mutlulukla sınıyor, ancak o her şeye rağmen masumiyetini hiç kaybetmiyor.

Yahudi dybbuk efsanesini zekice ele alan bu filmde, bir damat kendi düğün kutlamasının ortasında huzursuz bir ruh tarafından ele geçirilir.

İblis

İptal edilen bir düğünün ardından verilen bir parti felakete davetiye çıkarır mı? Öyledir. Hem de ne felaket! İki aile her konuda farklıdır - köken, statü, cüzdan içeriği, zevk. Damat ve gelinin ebeveynleri başlangıçta şok olurlar. Böyle bir şey nasıl oldu? Kim hatalıydı? Düğün partisi ne olacak? Konukları onlar mı karşılamalı? Müzik çalmalı mı? Votkayı dökmeli mi? Pastayı kim kesecek? Sözden söze, kibar gülümsemeler alenen kir yıkamaya dönüşür. Ve sonunda gerçek bir bomba patlar... Ve bu arada düğün partisi çılgın bir partiye dönüşür. Ve kimse yeni evlilerin yokluğundan rahatsız olmaz.

The In-Laws

Kardinal Stefan Wyszynski'nin hikâyesi, Papa John Paul II'nin dramatik yükselişine ve Avrupa'da komünizmin çöküşüne zemin hazırlıyor. Kötülükle savaşan ve Polonya'nın oğlunun yükselişini gören bu kâhin adam kimdir?