Film, dünya edebiyatının baş yapıtlarından olan 'Çavdar Tarlasındaki Çocuklar" romanının yazarı J.D. Salinger'in hayatını konu ediyor. Yazarın hem kariyeri, hem gençlik yılları hem de kendisine ağır bir travma yaşatan İkinci Dünya Savaşı sırasında cephede verdiği mücadele anlatılıyor.

Çavdar Tarlasındaki Asi

Arkadaşlarının ölümünün yasını tutan bir grup genç, kırsalda ıssız bir yazlık eve gider. Huzurlu bir kaçamak olarak başlayan yolculuk, maskeli bir adamın onları en korkunç şekillerde dehşete düşürmeye başlamasıyla korkunç bir kâbusa dönüşür.

Dark Windows

Ne jamais rien lâcher adlı biyografiden uyarlanan senaryo, Marinette Pichon'un otuz yıllık kariyerinin izini sürüyor. 1975 doğumlu Marinette Pichon, Fransız kadın futbolunun öncüsü ve bu sporun dünyadaki en büyük yıldızlarından biriydi. Beş yaşında keşfedilen bir dahi olan Marinette Pichon, Amerika Birleşik Devletleri'nde kariyer yapan ilk Fransız oyuncu (erkekler/kadınlar bir arada) ve Fransız takımında (erkekler/kadınlar bir arada) gol sayısı ve seçilme rekoru sahibi oldu. Marinette, alkolik ve şiddet yanlısı bir baba tarafından harap edilen çocukluğundan Amerikan rüyasına (2002 ve 2003'te prestijli ABD liginin en iyi oyuncusu ve en iyi golcüsü, 2003'te de "En Değerli Oyuncu" seçildi) ve Fransız takımındaki kariyerine kadar, işçi sınıfından gelen ve böylesine sıra dışı bir kariyer yolu çizemeyecek bir çocuğun portresini çiziyor...

Marinette

Mayıs 1968'de dünya; Rolling Stones, düşük bel pantolonlar, mini etekler, cinsel devrim ve Vietnam Savaşı karşıtı prostestolarla sarsılmaktayken Almanya yeni bir özgürlük çağına girmektedir. 14 yaşındaki asi genç Wolfgang, Freistatt'daki kimsesiz çocuklar yurduna gönderilir. Orada terbiyeli bir çocuk olması için “eğitilecektir”. Wolfgang ağır çalışma şartlarına ve gardiyanların acımasız eğitim metotlarına karşı çıkmaya ve yaşadıklarının karakterini bozmasına izin vermemeye kararlıdır. Ancak kendine zarar vermeden bu sistematik şiddet ve baskıya ne kadar süre dayanabilecektir? Yaşanmış bir hikayeye dayanan bu film, baskıcı bir toplum sisteminde ayakta kalmaya çalışırken, kalan son insanlık kırıntısını muhafaza etmeye çalışan bir çocuğun amansız mücadelesini anlatıyor. Freistatt yurdunun katkılarıyla , gerçek dokuya sadık kalınmıştır