Rachel’a bir gün telefonda iki kelime söylenir: ‘Baban öldü.’ Bunun anlamı, Mossad ajanı olan Rachel’ın kimliğinin açığa çıkması demektir. Kendi teşkilatı için bile bir risk haline gelen Rachel, biriminin en iyi casusu olduğu için son bir görevde kullanılmak istenir. İran’da gizli bir göreve gitmek zorundadır ancak orada takip ettiği adama aşık olunca yalanlarla dolu dünyası bir kere daha alt üst olur. Kendini, sevdiğini, ülkesini ve masumların hayatını etkileyecek kararı vermesi gerekiyordur.

Casus

'İsrail'in Demir Leydisi' olarak da bilinen Golda Meir'in Yom Kippur Savaşı sırasında karşı karşıya kaldığı yoğun dramatik ve yüksek riskli sorumluluklara ve kararlara odaklanıyor.

Golda

Bu film için “yılın en iyi filmi” diyor Quentin Tarantino; Hollywood Reporter dergisi ise “Unutulmaz bir film; şeytani bir zekâ; sürükleyici bir gerilim”... Hakikaten de insanın tüylerini ürperten bu modern masal, İsrail toplumunu kasıp kavuran varoluşsal kaygılardan esinlenen gerilim türünde bir adam kaçırma öyküsü. Arka arkaya işlenen kanlı cinayetler üç adamı karşı karşıya getiriyor: Bunlardan biri intikam peşindeki bir baba, biri yasadışı çalışan işgüzar bir polis, diğeri de tutuklanıp salıverilen bir din öğretmeni, yani asıl şüpheli.

Büyük Kötü Kurtlar

Filistin'deki savaş sırasında kalabalık bir apartmanda kitaplarıyla iç içe bir şekilde büyüyen çocuk, 12 yaşına geldiğinde annesinin intiharıyla derinden sarsılır; bu trajedi hayatını değiştirmesine yol açar. İsmini değiştirir, İsrail'deki bir Kibbutz bölgesine taşınır, zamanla yazarlık yapmaya ve aktif olarak ülkenin politik hayatında rol almaya başlar... İsrailli gazeteci ve yazar Amos Oz'un gerçek hayat hikayesinden uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda ünlü oyuncu Natalie Portman bulunuyor. Portman aynı zamanda filmin senaristi ve başrol oyuncusu olarak da karşımıza çıkarken, başrollerde ona Makram Khoury ve Shira Haas eşlik ediyor.