Filmde Atat&uuml;rk&rsquo;&uuml;n hi&ccedil; lider olmaması, Kurtuluş Savaşı&rsquo;nın yapılmamasıyla Osmanlı Cumhuriyeti&rsquo;nin g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze uyarlanmış devamı anlatılıyor.T&uuml;rkiye Cumhuriyeti yerine Osmanlı Cumhuriyeti&rsquo;nin devam etmesi, Ankara&rsquo;nın başkent olmaması, tabelaların, pl&acirc;kaların hem T&uuml;rk&ccedil;e, hem Arap&ccedil;a olması, padişahın kaftanının altında takım elbise olması gibi trajikomik durumlar filmin hikayesini oluşturuyor.


Osmanlı Cumhuriyeti

<div>“Yalancı kendini yalanlayabilir mi?”, “İkiz kardeşlerden biri daha yaşlı olabilir mi?”, “Yıkılmaz bir duvara durdurulamaz bir tren çarparsa ne olur?” gibi sorular, bizi sezgilerimize aykırı, kendi içinde çelişkili veya mantıksal olarak çıkmaz gibi görünen durumlarla karşı karşıya bırakır. Paradoks kavramı çerçevesinde ele alınabilecek bu tür sorular, düşünce tarihinde bazı krizlere yol açmış ve bu krizler yeni araştırmaları gündeme getirmiştir. Ahmet Çevik elinizdeki kitapta, paradoksun felsefi ve kavramsal temellerini inceledikten sonra mantık, matematik, fizik ve felsefe alanına giren, bazıları çığır açıcı roller oynamış paradoksları bölümler halinde ele alıyor. Yukarıdakilere ek olarak kitaptan bazı sorular şöyle: Çelişki, ikilem, yanılsama ve paradoks nedir? Düşünce ilkeleri nelerdir? Bir şeyin varlığı ve yokluğu nasıl kanıtlanır? Mantık, adaleti sağlamak için yeterli mi? Berber kendini tıraş eder mi? Patatesten bir paradoks çıkar mı? Bütün parçadan daha mı fazladır? Sayılamaz topluluklar var mıdır? Aşil koşu yarışmasında kaplumbağayı yakalayabilir mi? Hacmi sonlu ama yüzeyi sonsuz bir cisim olabilir mi? Yerler bir yerde midir? Schrödinger’in kedisi yaşayan bir ölü mü? Işıktan hızlı mesaj iletilebilir mi? Özgür irade var mıdır? İyilik ve kötülük bir arada bulunabilir mi?</div>
 
(Tanıtım Bülteninden)

50 Soruda Paradokslar

Türkiye’de matematik felsefesi ve matematiksel mantık konularıyla ilgili büyük bir eksiklik olduğunu gözlemleyen ve çalışmalarının bu konudaki eksikliğin bir derece giderilmesine yardımcı olacağını umduğunu belirten Ahmet Çevik, bu kitabın öncelikli olarak 3. ve 4. sınıf lisans veya yüksek lisans düzeyindeki matematik veya felsefe öğrencileri için olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bilgisayar bilimi öğrencileri ya da matematiğin temellerine ve felsefesine meraklı olan diğer alanlardaki öğrenciler veya yetişkinler de kitabın hedef kitlesinin içindedir.”
Kitabın editörlüğünü üstlenen Ali Nesin ise çalışma hakkında şu notu düşüyor:
“Yaklaşık 4000 yıldır, belki de daha uzun bir zamandır insanlık, hâlâ daha ne olduğu tam olarak bilinmeyen ve hiçbir zaman bilinemeyecek olan gerçeğin peşinde. Gerçek diye adlandırdığımız şeyi anlamanın ve başkalarıyla paylaşmanın tek bir yolu vardır, o da matematiktir. Bu yüzden matematiğe ortak akıl diyebiliriz. Gerçeği anlamakla görevli matematikçinin elbette en temel sorusu ‘gerçek nedir ve nasıl anlaşılır’ sorusudur. Bu da matematikle felsefenin kesiştiği noktadır. Matematik felsefesi, öncelikle gerçeğin ve matematiğin ve tabii ki mantığın, düşünmenin ve bilginin ne olduğunu, daha doğrusu ne olması gerektiğini irdeler. Daha derin felsefe herhalde mümkün değildir.”
 
(Tanıtım Bülteninden)

Matematik Felsefesi ve Matematik Mantık

Sana Yazdım…
Sadece seni yazabildim ve sadece sana yazdım. Seni yazabilmek için yetenek gerekir miydi? Bilmiyorum.
Seni yazdım ve sadece sana yazdım. Seni yaşadım, seni tanıdım ve sadece sana yazabildim. Zaman mekân anılar bir bir yarattı seni, Tek tek parçaladı sonra Ve ben sadece sana yazabildim.
Seni yaratan parçaların arasında hep seni aradım Şimdi, çöp yığını olan anılarımız da seni aradım Ve sana yazdım…
 
(Tanıtım Bülteninden)

Sadece Sana Yazdım

Konağında sadık köpeği Max ile birlikte kalan Aliye Hanım, yaşadığı kasabanın tek önemli gelir kaynağı olan zeytinyağı fabrikasının sahibidir. Hayattaki tek varlığı Max ve yeğeni Burhan olan Aliye Hanım, açgözlü yeğeni Burhan'ın bir tuzağına kurban gitmek üzeredir. Burhan ve karısı Şermin Aliye Hanım'ı ortadan kaldırıp mirasını ele geçirmek için, yaşlı kadını kaçırırlar. Ancak hesaplamadıkları bir şey vardır! Max bu kaçırılma anının tek tanığıdır ve sahibini ne pahasına olursa olsun kurtarmak zorundadır. Bu maceralı yolculuk kasabanın diğer ucunda yaşayan küçük Deniz'i de içine alacaktır.

Arkadaşım Max

Yerel bir gazetede köşe yazarı olmanın hayallerini kuran Osman, kuzen Fiko ile arkadaşı Dursun'un çat kapı gelmesiyle birlikte türlü maceralara atılır.  “Sevgi Engel Tanımaz!” temasıyla yola çıkan film “kekeme” olan Osman’ın hayatını yer yer hüzünlü yer yer eğlenceli bir dille anlatıyor. Hayatını bir gazetede köşe yazarı olmaya adamış Osman'ın gazetede çalışmak için evden ayrılmasının ardından yanına gelen kuzeni Fiko ve Dursun ile birlikte değişen hayatını konu alıyor.