Quebec City'de doğup büyüyen Marie'nin sanata olan tutkusu, ailesini posta yoluyla sipariş edilen bir kukla tiyatrosu satın almak için Jello Puding yemeye ikna etmesiyle erken yaşlarda ortaya çıktı. Gösteri dünyasına ilk adım attığı yıllardaki yetersiz üretim değerlerine rağmen, Marie 80'li yıllarda Hollywood'un yolunu tuttu ve kısa sürede John Ritter, Steve Railsback, Klaus Kinski, Burt Reynolds ve unutulmaz bir şekilde bir David Lynch yapımında Harry Dean Stanton gibi aydınların yanında rol alarak talep gördü. Bir dizi rolden sonra, artık güvenilir bir maaş arayışında olan bekar bir anne olan Marie, oyunculuğa uzun bir ara verdi ve sonraki yirmi yılını istismara uğramış çocuklar için kriz müdahale danışmanı olarak geçirdi. Siperlerde yaşadığı deneyim ona insanlığa dair yeni bir bakış açısı ve paylaşacak hikayelerle dolu bir kalp kazandırdı. 2015 yılında, babasının cenazesinden döndükten sonra, bir hakikat anıyla sarsıldı, işinden istifa etti ve James Franco'nun rehberliğinde bir film yapımı ustalık sınıfına kaydoldu. Amaç, öğrencilerin 19. yüzyılda bir akıl hastanesinde geçen bir film yazmaları, üretmeleri, yönetmeleri ve oynamalarıydı. Sonuçta ortaya Karanlık Saatler filmi çıktı: Roxana adlı film oldu. 2017'de Brezilyalı film yapımcısı Stefania Vasconcellos, Marie'den kızı Clara ile birlikte The French Teacher adlı filmde yardımcı senarist olarak kendisine katılmasını istedi. Stefania'nın yönetmenliğinde Marie, anlatı boyunca Fransızca'dan İngilizce'ye geçiş yaparak başrolü oynadı. Film 2019'da İtalya'daki Edera film festivalinde en iyi sanat yönetimi ödülünü aldı. 2018'de Marie ve Clara, Marie'nin eski ve tozlu her şeye olan tutkusundan, yıllarca yatılı tedavi merkezlerinde çalışmasından ve yaşadığı ilginç mahallelerden esinlenen kişisel bir hikaye olan The Uncanny'yi yazmak için yeniden bir araya geldi. Dökülen kan, ter ve gözyaşı kovalarının üzerinde, bu doğaüstü psikolojik gerilim nihayet uhrevi kanatlarını açmaya hazır. Marie, akrabalarını kızdırsa da hâlâ kukla gösterileri yapmaktan hoşlanıyor.