Prag'da yaşayan Slovak sanatçı Juraj, günlerinin amaçsızca geçtiğini fark ederek hayatını gözden geçirir. Kaygısız bir hayat yaşamaktadır. Ancak şimdi iki kadın arasında, şehir ile ülke arasında ve yaratıcı çalışma ile zanaatkârlık arasında seçim yapmak zorundadır. Sanat için bir tutkusu vardır ama aynı zamanda hayatını kazanmak zorundadır. Yakın insanlarla kurduğu ilişkiler sayesinde konumunun farkına varır ve bu bilgi ona daha tatmin edici ve daha iyi bir hayat yaşamasına yardımcı olur.

The Prime of Life

Bathory, insanlık tarihinin en büyük katili olarak bilinen Kontes Elizabeth Bathory'nin hayatını ve yaptıklarını çevreleyen efsanelere dayanıyor. Sanılanın aksine Elizabeth Bathory, erkeklerin güç ve zenginlik hırslarının kurbanı olmuş modern bir Rönesans kadınıydı.