Bugüne kadar mafya, yakuza, korku, fantezi, aksiyon ve komedi gibi farklı türlerde 70'i aşkın film çeken Japon sinemasının en verimli ve en çok tartışılan yönetmenlerinden Takashi Miike'nin Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için yarışan son filmi, Japonya'yı baştan başa kat eden polisiye bir yol filmi. Heyecan dozu bir an bile düşmeyen filmde yaşlı bir milyarder, küçük torununun acımasızca canına kıyan katili öldürene 1 milyar yen vereceğini duyurur.
 Öldürülmekten korkan katil zanlısı, polise teslim olur. Japonya'nın en iyi dört polisi 48 saatlik gözaltı süresi içinde bir anda ülkenin en çok aranan kişisi haline gelen katili 1200 kilometre ötedeki Tokyo'ya nakletmelidirler. Ne var ki şimdi katili sıradan insanlardan korumak zorundadırlar...

Katil Avı

1988 yılında, organize suçlarla mücadele yasasının yürürlüğe girmesinden önce Japonya'nın Hiroşima kentinde geçer. Dedektif Shogo Ogami'nin yakuza ile bağları olduğuna dair bir söylenti vardır. Dedektif Shuichi Hioka ile ortaktır ve bir finans şirketi çalışanının karıştığı bir kayıp vakasını araştırırlar. Karşıt yakuza grupları arasındaki çatışmalar daha ciddi bir hal alır.

The Blood of Wolves

Ichi, geleneksel Japon gitarı ve bastonuyla kırsal bölgeleri dolaşan kör bir şovmendir. Onu çocukken büyüten iyi kalpli adamı aramaktadır, ancak güzelliği nedeniyle yolun her adımında sorunlarla karşılaşır. Neyse ki Ichi aynı zamanda yetenekli bir kılıç ustasıdır ve bastonunun içinde ölümcül bir bıçak taşımaktadır.

ICHI

Japonya'da yaşayan Brezilyalı genç bir adam bir gün arabasıyla mutlu bir ailenin evinin yan tarafına çarpar. Dövüldüğünü fark ettikten sonra onu yanlarına alırlar. Birbirlerini tanıdıkça aile bağlarının kan ve soy bağlarının ötesine geçtiğini görürler.