Film, Sovyet dönemi apartman bloklarında yaşayan ve yalnızlık duygusuyla birleşen altı kişinin öyküsünü anlatıyor. Genç yazar, eski karısını gözetlemektedir ve kadınlara yaklaşmakta güçlük çekmektedir. Bekar bir berber olan August Kask’ın küçük bir kıza düşkünlüğü pedofili olarak suçlanmasına neden olur. Aptalca bir pembe diziye düşkün olan bekar anne Laura, onlara güvenmediği için erkeklerin kendisine yaklaşmasına izin vermez. İnsanlığın faydasını düşünen mimar Maurer, karısını göz ardı eder ve karısı vestiyerde çalışan Theo’yla yakınlaşır. Kadınlar Theo’dan hoşlanmakta ama sosyal statüsü nedeniyle onu fazla ciddiye almamaktadırlar.

Güz Balosu

Avrupa'nın uhrevi kıyısının pırıltılı sahillerinde iki genç kız, Hanake ve en yakın arkadaşı, Kyoto'ya giden yatları seyrederken ilk aşklarını tartışmaktadırlar. Özlemlerinin dili olan dualar ve şiirler fısıldarlar. Ancak yakın zamanda yaşanan bir felaketle başa çıkmaya çalışan, bazıları erotik sanata, bazıları da ruhani büyülere dalan bu izole balıkçı köyünün büyüsü giderek azalmaktadır. Yakınlığın tek başına kayıplarını atlatmalarına yardımcı olmayacağı anlaşılır.