Paris'te okuyan Macar Emma, ölmek üzere olan teyzesiyle vedalaşmak için Budapeşte'ye gelir. Ailesine savaş sırasında yaşanan bir aşk hikâyesi anlatır. Emma, hikâyenin ana kahramanı olan Antoni adındaki Polonyalıyı bulmaya karar verir. Antoni'nin arayışına dahil olan ana kahramanlar için, hayat ve mutluluğa ulaşma olasılıkları üzerine düşünmek için bir fırsat haline gelir...

A mi szerelmünk

Cinayet masası dedektifi Kamenár, kızının ölümünün ardından dünyadaki yerini bulamaz. Evliliği paramparça olmuştur; karısı teselliyi dinde bulurken, o kendini işine gömer ve kendi kendini yok eden bir hayat yaşar. Bir gün vahşi bir cinayet mahalline çağrılır. Kısa sürede baş şüpheliyi çok iyi tanıdığı ortaya çıkar: Petra kızının en yakın arkadaşıydı ve sözde onun ölümünden sorumlu olan kişiydi. Gözünün önünde beliren intikamla Kamenár'ın hayatı yeni bir amaç kazanır ve masumiyeti konusunda ne kadar kararlı olursa olsun, bu yeni davada kızın suçlu olduğunu kanıtlamak için dağları yerinden oynatmaya hazırdır. Soruşturma ilerledikçe, Kamenár giderek daha fazla rahatsız edici ifşaatla yüzleşmek zorunda kalır. Petra'nın gerçekten masum mu yoksa kusursuz bir cinayet işleyebilecek kadar profesyonel mi olduğuna karar vermelidir.