Karanlık ve klostrofobik bir film olan bu acımasız, trajik, yürek burkan dram, neredeyse tamamen bir geminin sadece 25 metrekare büyüklüğündeki kargo konteynerinin sınırları içinde geçiyor. Fransa'daki bir limandan Kanada'ya ulaşmaya çalışan altı talihsiz mültecinin acımasız öyküsüdür. Yedi yabancı devasa metal kutuya tıkıldığında polis peşlerine düşer. Mülteciler - iki erkek, iki kadın ve iki çocuk - Çingene, Rus ve Arap gibi çeşitli geçmişlere sahiptir. Pek çok sorunun ilki, bir anne ve kızın yiyecekleri olmadan (kovalamaca sırasında kaybetmişlerdir) gelmesiyle ortaya çıkar. Bir Rus mülteci, Roman, gemiye binmelerine izin verilmemesi gerektiğini beyan eder, ancak diğer üç mülteci onlara izin verir. Çileli yolculukları, geminin Liverpool'da bozulmasıyla başlar.

Stowaways

Stephane, bilinmeyen bir şarkıcıyı bulmak için Romanya'ya tuhaf bir seyahat yapmakta olan genç bir Fransızdır. Aradığı kişiyle ilgili tek ipucu, bir kasetin üzerinde yazılı bir isimdir: Nora Lurca. Babasından kaldığı için manevi değeri olduğunu düşündüğü kasetteki sesin sahibini çingene şarkıcıyı bulmak üzere dolaşırken, kırsal alanda Isidore'ye rastlar. Çingenelerin bu yaşlı şefi ona sahip çıkar. Böylece genelde kapalı bir toplum olan Çingenelerin arasına karışan bu deli dolu, cesur ve yabancı genç sevilir ve kendisini kabul ettirir. Herkes onun dillerini öğrenmek için orada olduğunu sanmaktadır. Köyün genç kızlarından Sabina, tutkulu karakteri ve duygusallığı ile Stephane'ın kalbini çalar. Peki Stephane, peşinde belki de boşuna koştuğu hayali ararken aslında kendini, aşkı ve yepyeni cıvıl cıvıl bir yaşama şeklini mi bulacaktır? * Festivallerde adından çokça söz ettiren Tony Gatlif'ten, zamanında epeyce övgü almış, İstanbul Film Festivali'nde coşkuyla karşılanmış bir yapım