Carl ve Jessie, Ohio'nun küçük bir maden kasabası olan Canaan'da yaşamanın getirdiği varoluşsal ve ekonomik baskılar yüzünden kendilerini kapana kısılmış hisseden üvey kardeşlerdir. Ortak isyanları çok geçmeden, şehvetli şiirsellik ve etnografik vérité'nin iç içe geçtiği sekanslarda tasvir edilen yasadışı bir aşk ilişkisi şeklini alır. Jessie hamile kaldığında, çiftin gençlik coşkusu ile kırsal toplumun korkunç gerçekleri arasındaki gerilim hem umutsuz hem de umutlu sonuçlara yol açar.

Spring Night, Summer Night

Bir Mormon misyoneri olarak hayat, 19 yaşındaki Brandon Allen'ın beklediği gibi değildir: çok fazla kural ve çok az başarı. Los Angeles, Sodom ve Gomorra kadar tövbesizdir. Küçük bir daireyi şaka yapmayı seven beş genç misyonerle paylaşmak zorunda kalır ve üstüne üstlük ilk yol arkadaşı 29 yaşındaki Marcus Dalton'ın sert bir akıl hocası olduğunu kanıtlar. Misyoner olarak geçirdiği sadece bir günün ardından Allen kravatını asıp evine dönmeye hazırdır. Allen, misyonerlik hayatının gündelik yüzeyinin altında yaşanan dramın bir parçası haline gelir. Sadece birkaç yoğun günün ardından Allen, sahip olduğunu bilmediği bir inanç ve eksik olduğunu bilmediği bir cesaret bulur. Çocukça şeyleri bir kenara bırakmanın ve bir insandan daha fazlası olmanın -Tanrı'nın adamı olmanın- zamanının geldiğini öğrenir.