Yusuf doğuştan engelli, siyasetten asla anlamayan, tek derdi, üniversitenin kampüs girişinde simit satıp annesine ekmek götürme kavgasındadır. İhtilalin kaos ortamından nasibini alan Yusuf, gözünü açtığında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve hayatı bambaşka bir hal alacaktır. Yusuf, dönemin akıl ve ruh sağlığı rehabilitasyon merkezine sevk edilir. Menekşe ise uzun zamandır hastanede ve geçmişinin silinmeyen izleriyle boğuşmaktadır. Yusuf, aynı hastanede rehabilite olan Menekşe ile karşılaşır ve her ikisinin de tamamen yabancı olduğu aşk duygusuyla şuursuz bir şekilde tanışarak; yeniden doğarlar.

Şuursuz Aşk

Çelo 2 yaşlarındayken yetim düşen köylü bir çocuktur. Yetim kalmasının ardından acımasız amcası ve yengesiyle birlikte büyümek zorunda kalır. Onu köye bağlayan tek şey ise amcasının kızı Kezik'e duyduğu büyük aşktır. Büyüdükçe çobanlıkla ayakta kalmaya çalışan Çelo en sonunda amcasının ve yengesinin zulmüne dayanamaz ve 14 yaşında evden kaçar. Geri gelip Kezik'i almayı düşünerek köyden giden Çelo, seneler sonra geri döndüğünde Kezik'i sevmediği biriyle evli halde bulur. Babasının tarlalarından hissesini ve sevdiği kızı almaya kararlı olan Çelo vazgeçmez, ancak Çelo da, Kezik de bu uğurda büyük şeyleri feda etmekle sınanacaktır.