Cezayirli bir ailenin oğlu olan 26 yaşındaki Farid Fransa’da doğup büyümüş bir hukuk öğrencisidir. Babası hasta düşüp, baba ocağını yıkılmaktan kurtarmak üzere kendisini Cezayir’e gönderince Farid daha önce hiç gitmediği, dilini ve kültürünü bile bilmediği bir ülkeyi ve köklerini keşfetmeye başlar. Ancak babasının köyünde beklemediği bir şekilde, mizah ve dürüstlüklerinden etkilendiği bir grup memleketlisi yavaş yavaş Farid’in dostluğunu kazanır. Fransa’ya göç etme hayali kuran adaşı ve cin fikirli genç kuzeni de onların arasındadır.

Memleket

Soumaya, a practicing Muslim, is fired one day without explanation or warning. Later that night, she sees on TV that news outlets are linking her to jihadist circles.

Soumaya

Benjamin is at war: with life, with adults, with himself. From his earliest childhood onwards, the 13-year old has been shunted from one care home to another. When his mother has to go to prison, he is sent to his father, whom he has never known. The man turns out to be a dead loss, a warehouseman who's given up on life, a man in his mid-40s who still lives with his Moroccan parents in a high-rise block in the banlieue. Benjamin's turbulence and violence soon prove too much for his new family.