Geçen hafta pişirdiğini, brokolinin kalanı hüG dolapta mı duruyor? Bu hafta yaptığınız mutfak alışverişinden kalan, bozulmaya yüz tutmuş meyve ve sebzeler dolabı her aoğınızda üzgün üzgün size mi bakıyor? Yalnız değilsiniz. Yemek yaparken atık üretmeme konusunda ne kadar hassas davranırsak davranalım, çoğu zaman bunu başaramıyoruz. Marketteki ürünler belli porsiyonlarda paketlendiği için, pişireceğimiz yemeğin gerektirdiğinden daha fazla ürünle eve dönmek zorunda kalabiliyoruz. Ayrıca yemeğin ev halkı tarafından beğenilmesi ve sağlıklı olması arasında da bir denge kurmaya çalışıyoruz. Bu sürecin sonunda yenebilir durumdaki gıdaların toprakta, üreticide başlayan yolculuğu çöp kutumuzda son buluyor. David Evans pek çoğumuzun ortak problemi haline gelen atık meselesini merkeze koyduğu araştırmasının sonuçlarını, çeşitli antropolog ve sosyologların teorileriyle harmanladığı bu kitap aracılığıyla okuyucuya sunuyor. Ayrıca Evans gıdayı gıda olmaktan çıkaran, onu "atmaya hazır" hale getiren sebepleri araştırarak, onları tekrar yenebilir hale getirme ihtimalini inceliyor. "Sıfır Atık; Tüketim Kültürü ve Gıda Israfi" kitabı kapalı kapıları aralıyor, insanların evine ve hayatına müdahil olarak gıdanın fazlalık ve atık olma rotasını eleştirel bir bakışla ortaya koyuyor. Eğer siz de daha az atık oluşturmayı amaçlıyor ama nereden ve nasıl başlayacağınızı bilmiyorsanız, bu kitap tam size göre.
 
(Tanıtım Bülteninden)

Sıfır Atık: Tüketim Kültürü ve Gıda İsrafı

Bir adam, bir kadın ve bir futbol takımı hakkında romantik bir komedi. Nick Hornby'nin çok satan otobiyografik romanı Fever Pitch'ten uyarlanmıştır. İngilizce öğretmeni Paul Ashworth, uzun süredir devam eden Arsenal takıntısının ona iyi geldiğine inanmaktadır. Ama sonra Sarah ile tanışır. İlişkileri, Arsenal'in futbol ligindeki inişli çıkışlı talihiyle birlikte gelişir ve her ikisi de tırnak ısırtan bir doruğa ulaşır.

Fever Pitch

Bir kaza neticesinde oğlunu kaybeden bir adam, yıllar sonra bu acıyla yaşamayı öğrenecektir.  Her şey bir anda değişebilir ve düzelmesi bir ömrü alabilir. Mac McDonald, oğlunu bir kaza sonucu yitirdiğinde 17 yıl boyunca hem ailesine hem de tanrıya karşı kızgındır. Mac'in bu öfkeli tavırları polis departmanındaki meslektaşları için de yabancı bir durum değildir. Mac, başarılı bir kariyere sahip iyi bir aile babası olan Sam ile ortak olur. Acaba farklılıklarını bir yana bırakıp yaralarını sarabilecekler midir?