Amerika Birleşik Devletleri'nin 2. Dünya Savaşı'na girmesinin ardından Desmond T. Doss da birçok Amerikalı gibi orduya katılmaya gönüllü olur. Ancak dindar bir Hristiyan ve bir pasifist olan Doss, savaşta insan öldürmeyi ve herhangi bir şekilde silah kullanmayı reddetmektedir, onun yerine savaş alanında yaralıları kurtararak hizmet etmek istemektedir. Bu tavrı hem komutanları hem de asker arkadaşları arasında ilk başta çok sert tepkiyle karşılanır, askeri mahkemeye bile çıkar. Ancak Doss, son derece sert bir eğitimden geçip kendi hayatı pahasına silahsız bir şekilde savaş alanına gitmeyi çoktan göze almıştır.

Savaş Vadisi

Kız kardeşi Zoë'nin öldürülmesinden bir yıl sonra Echo gerçeği ortaya çıkarmaya kararlıdır. Zoë'nin günlüğü ona rehberlik ederken, Echo kendini kız kardeşinin gizli hayatının karanlığına çekilmiş bulur ve küçük bir kararın nasıl trajik sonuçlara yol açabileceğini keşfeder.

Saving Zoë

Arkeoloji öğrencisi Ben Rutherford, zor bir hukuki mücadeleden sonra, 18. yüzyıla ait “Le Vaudo Mort” adında tuhaf bir aletin sahibi olmuştur. Üniversite kampüsündeki bir partiden sonra, Ben, bir grup arkadaşına bu esrarengiz aleti gösterir. Fakat ertesi sabah alet, odadan kaybolduktan sonra, olaylar şeytani bir şekilde değişmeye başlar ve Ben, aletin doğaüstü ölümcül güçleri olduğunu keşfeder. Bir süre sonra da arkadaşları teker teker korkunç tesadüfler sonunda ölmeye başlar.