Birinci Dünya Savaşı sona ermiştir ve genç İtalyan askerleri, kilisenin ve zengin toprak sahiplerinin katı kurallarına boyun eğen ve şiddet geleneğine sahip bir yoksulluk ülkesi olan San Giovanni Rotondo'ya geri dönmektedir. Aileler çaresizdir, erkekler zafer kazanmış olsalar da yıkılmışlardır. Peder Pio da uzak bir Capuchin manastırında, karizma, azizlik ve İsa, Meryem ve Şeytan'ın destansı vizyonlarından oluşan bir aura uyandırarak hizmetine başlamak için gelir. İtalya'daki ilk özgür seçimlerin arifesi, metaforik boyutu olan bir katliama zemin hazırlar: tarihin akışını değiştiren kıyamet gibi bir olay.

Padre Pio

Şair, yönetmen, gazeteci ve aydın olan çok yönlü sanat adamı Pasolini, İtalyan sanat ve siyaset çevrelerinin de en tanınmış isimlerinden biri olarak görülüyordu. Öldürüldüğünde, hakkında bazı söylentiler ve cinayetle ilgisi olabilecek şüpheliler ortaya çıkmış, fakat gerçek katil asla bulunamamıştı. 2005 yılında, bazı yeni kanıtların ele geçmesiyle birlikte cinayet dosyası yeniden gündeme geldi. Yönetmen Abel Ferrara, bu çok yönlü sanat adamının son günlerini siyaset ve sinema tarihini harmanlayarak ele alıyor.

Pasolini

Vatikan’ın bombalanmasından sonra bir Amerikan askeri, işgal altında olan Roma’da görevi başındadır. Kimsenin kim olduğunu bilmediği bir düşman, tüm dünyayı tehdit etmektedir. Asker, düşmanı ortaya çıkarmak ve ona karşı dünyayı korumak için zorlu bir mücadeleye girişir.

Zeros and Ones

Hayatında çok fazla şey yaşayan Clint, kendisi için yeni bir sayfa açmak ister. Eski yaşamını ardından bırakmak isteyen adam, yaşadığı şehirden uzakta ıssız bir kulübeye yerleşir. Burada Mitchell adında bir adam ile garip bir kafe işletmeye başlar. Ancak eski yaşantısının kargaşasından uzaklaşmak için geldiği bu yerde sakinleşmeyi başaramaz. Gerçek olan ile olmayanı birbirine karıştırmaya başlayan Clint, bir süre sonra kendisini destansı bir yolcuğun içinde bulur.