Peter Weir'in hikayesiyle 1915 senesinde Avustralyalı iki arkadaşın paylaştığı dostluğu anlatan bu filmde Mel Gibson olağanüstü bir performans sergiliyor. Kıtaları ve okyanusları aşıp, piramitlere tırmanıp eski Mısır'ın topraklarından geçerek Gelibolu'da savaşmakta olan alaylarına katılırlar. İki arkadaşın kaderi, I.Dünya Savaşı'nda Avustralyalılara karşı Almanlar ve Türklerin yapmış olduğu bu savaşla şekilleniyor.

Gelibolu

Manganinnie'nin kaybolan kabilesini aramak için beyaz bir kız olan Joanna ile birlikte dağları aşarak sahile doğru yaptığı yolculuk lirik görüntülerle anlatılıyor. Bu filmin dokunaklılığı, Aborijin kadının, halkının ve kabile yaşam tarzının sonsuza dek yok olduğunu yavaş yavaş fark etmesinden kaynaklanıyor. Bu, Tazmanya Aborjinlerinin neredeyse soykırıma uğradığı 1830'daki Kara Sürüş'ün hikayesidir.