Yakın bir gelecekte insanların gözlerine yerleştirilen bir alet sayesinde artık suç diye bir şey kalmamıştı ve eğer birisi suç işlerse, suç işleyen kişi artık işlediği suçu saklayamıyordu. Fakat bu yeni teknolojik alet sadece insanların işledikleri suçları değil onların yaşadığı her anı kayıt ediyordu. Bu yüzden de artık insan mahremiyeti diye bir şey kalmamıştı. Her ne kadar suç ile savaşta büyük bir başarı elde edilse de bir anda artan cinayetler ve bir türlü bulunamayan bir seri katil bu yeni düzeni tehdit etmeye başlamıştı. Bunun üzerine işinde deneyimli olan dedektif Sal bu gizemli davanın başına getirildi. Sal kısa bir süre içinde tüm bu cinayetler ile bağlantısı olduğunu düşündüğü bir kadını tespit etti. Ancak kadının ne bir kaydı, ne bir kimliği ne de bir ismi bulunamıyordu...Hikaye burada başlamaktadır.

Anon

Altı yabancı aniden uzak, uçsuz bucaksız bir mısır tarlasında uyanır. Sahip oldukları her şey ellerinden alınmış, ellerinde sadece altı eşya kalmıştır: tek mermili bir silah, kibrit, fener, bıçak, pusula ve bir matara su. Uzaklarda gizemli sirenler çalarken ve her fırsatta tuzaklar belirirken, grup görünmeyen bir kötülükle kedi-fare oyununa sürüklendiğini ve hayatta kalmanın şeytani ve ölümcül bir bulmacayı çözmeye bağlı olduğunu fark eder.