Michele Bardeaux, The Boy Who Could Fly, 21 Jump Street ve Mount Royal filmleriyle tanınan bir oyuncudur. Oyunculuk kariyerine ergenlik çağındayken film ve televizyonda performans göstererek başladı ve on dokuz yaşındayken modellik teklifi aldıktan sonra Paris, Fransa'ya taşındı. Varışından kısa bir süre sonra ünlü fotoğrafçı Mario Testino tarafından Glamour Dergisi'nin birçok sayısı için fotoğraflanmak üzere Fas'a uçtu. Orada bir hafta geçirdi, efsanevi Atlas Dağları'nın ortasında ve Marakeş'teki saray gibi bir evde poz verdi. Daha sonra "Glamour Girl" olarak tanındı ve Vogue, Cosmopolitan ve Paris, Milano ve New York da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki moda başkentlerindeki diğer birçok üst düzey dergi için poz vermeye devam etti Bir model olarak, ince beliyle vurgulanan ruhani güzelliği ve kum saati figürü ile tanınıyordu. Fotoğrafçılar genellikle yüz hatlarını aşırı yakın çekimle fotoğraflayarak kedi gibi yeşil gözlerine, porselen tenine ve doğal dolgun dudaklarına odaklandılar. Bir keresinde Madame Figaro dergisinin kapağında sadece dudaklarını göstererek yer aldı. Ayrıca hayvanlara yapılan zulme karşı sesli ve aktif duruşuyla tanınıyordu ve en başından beri kürk modelliğini reddetti, en iyi dergilerdeki vb. işleri geri çevirdi ve sonunda moda endüstrisinde bu tür bir farkındalığın son derece düşük olduğu bir dönemde bunu sözleşmelerine yazdırdı. Zamanının bu duruşu sergileyen ilk modellerinden biri olarak diğerlerinin de önünü açtı ve bu konuda öncü olarak anıldı.Paris'teki Pin-Up Stüdyoları'nın kanepesinde kestirirken bir müzik videosu için keşfedildi. Glamour Dergisi için yapılan bir fotoğraf çekimine ara verildiğinde gözlerini açtığında başka bir fotoğrafçının kendisinden üzgün bir surat yapmasını istediğini gördü. Kısa bir süre sonra Normandiya'ya gitti ve Leonard Cohen'in First We Take Manhattan şarkısının klibinde "The Woman on the Train" karakterini canlandırdı. Ertesi ay, Mount Royal adlı televizyon dizisinin final bölümü olan Reunion'da, Fransa'yı otostopla geçen ve Fransız kırsalındaki saraylarında önde gelen bir ailenin yanına sığınan perişan bir genç olan Jenny rolünde oynadı.Aynı yıl, 1960'larda bir grup arkadaşıyla Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki sınırı geçerek aşk ve macera arayışına çıkan ciddi ve gergin bir genç kadını canlandırdığı American Boyfriends (My American Cousin'in devamı) adlı uzun metrajlı filmde komik bir oyuncu olarak çok yönlülüğünü gösterdi.Ertesi yıl Toronto Uluslararası Film Festivali'ndeki galaya katıldığında, basın onun filmdeki oyuncuyla aynı oyuncu olduğuna inanmakta güçlük çekti, çünkü filmdeki görünümü, sesi ve tavırları çok farklıydı. O zamana kadar bir süreliğine New York'a taşındı ve birkaç hafta boyunca Amerikalı menajeri, Ford Modelleme Ajansı'nın kurucusu (kocasıyla birlikte) ikonik Eileen Ford'un Manhattan'daki evinde yaşadı.Oyunculuk kariyerine devam etti, ancak kabul edebileceğinden daha fazla rolü geri çevirdiğini fark etti, çünkü o zamanın birçok filminde kadın güzelliğinin giderek daha gereksiz ve olumsuz şekillerde sömürüldüğünü düşünüyordu.2007'de kendi yazdığı, gerçek siyah beyaz filmle çektiği ve Uğultulu Tepeler romanının bir tür manevi devamı olan Cathy'nin Kurtuluşu adlı filmini yönetmek ve oynamak için İngiltere'ye uçtu.