2004 yılında kazandığı uluslararası bronz madalyadan sonra yaşadığı kasabadaki gözde insan statüsü, yükselen bir genç yıldız adayı sonrası tehlikeye giren eski bir cimnastikçinin hikayesi anlatılıyor.

The Bronze

Dışarıdan bir gözle bakıldığında, Howard Wakefield (Bryan Cranston) başarının resmedilmiş halidir adeta. Sevecen bir karısı (Jennifer Garner) ve iki kızı, Manhattan’da bir avukat olarak prestijli bir mesleği ve banliyöde rahat bir evi vardır. Ancak içten içe Howard boğulmaktadır. Bir gün Howard sinir krizi geçirir. Her şey onun için çat diye kapanır ve garaj tavanında saklanmaya karar verir. Ailesini terk ederek kendisine ne olduğunu merak ettirir, kendi yaşantısını uzaktan gözlemleyen bir yabancı gibidir.  Bu durum günlerce, hatta aylarca devam eder. Bir gün Howard merak etmeye başlar: Aradan geçen onca yıldan sonra, hiçbir şey olmamış gibi geri döndüğünde her şey eskisi gibi olur mu?

Çalkantı

Ann (Barbara Steele), öz kızından ayrı, konforlu bir apartman dairesinde yaşamaktadır Kelebeklere karşı derin tutkusu nedeniyle büyük bir koleksiyona sahiptir Tüm kelebeklerini özel, ayrı bir odada tutmaktadır Ann, diğer yandan, sorumsuz komşusunun ihmal ettiği küçük kızı Julie’ye (Ellery Sprayberry) ilgi duymaya başlar Julie ise kapısı sürekli kapalı olan gizemli odaya karşı yoğun bir ilgi duymaktadır Ancak bu karanlık oda, kendi gibi karanlık ve tehlikeli bir sırrı barındırmaktadır…

Kelebek Odası

Kızının bocalayan futbol takımına koçluk yapması için ünlü bir İtalyan futbol yıldızı kılığına giren, ardından da kızların büyük turnuvayı kazanmalarını görecek kadar uzun süre bu tuhaf maskaralığı devam ettirmek için çılgınca mücadele eden takıntılı bir futbol annesini anlatan sıcacık bir komedi.